Toplumsal Reaksiyonlar Üzerine
Geçenlerde kıymetli ağabeyim, değerli hocam, yüksek mimar sayın Dr. Aras Kahraman ile yaptığım olağan bir görüşmede Doğu toplumlarındaki hamaset ve ele alım farklılıklarından uzun uzadıya bahsettik. Kendisi bana toplumsal refleksler üzerine uzun uzadıya düşünmeme sebep olan şu cümleyi aktardı. "Yaptığın eylemi herkes yaptığında, orası kötü bir yere dönüşecek ise yaptığın eylem zararlı, kötü bir eylemdir." İşte bu cümle beni toplumumuzun, insanımızın işlediği fiiller üzerine ne derece düşünüp, düşünmediği konusunda bir tartışmaya itti. Ve bu tartışma bana toplumun her kesiminden, her sosyal sınıfından, her gelir düzeyinden insanının ortak buluşma noktası olan trafik meselesini uzun uzadıya düşündürdü.
Bugün ne yazık ki bizlere rağmen dünyanın en güzel şehri olduğuna inandığım İstanbul'u nerede olursa olsun övgüler eşliğinde andığımız zaman dönüt olarak ya trafikten ya da kalabalıktan bahis mutlaka açılıyor. Trafik İstanbul'un gerçekten çok büyük bir sorunu.
İşte toplumuzun her yerine sirayet ettiği haliyle, köyden kente hızlı göçün ve başarısız kent entegrasyonunun bir sonucu olarak kural tanımazlık ve cehaletten güç alan taşralılık trafik ve trafikten öte birçok kent sorunun temelini oluşturuyor.
Tarihten bu yana bir bölgenin, bir devletin ve o büyük imparatorlukların büyüyüp gelişmesindeki en önemli, en büyük unsur her daim lojistik unsurları, yollar ve ulaşım imkanları olmuştur. Ticari lojistik, askeri sevkiyat, emtia ve gıda ulaşımı, bilgi ve haberleşme ile iletişim imkanlarının aksamadan sağlanabilmesi imparatorlukların, devletlerin idaresi ve gelişmesi için her daim elzem olmuştur. On İki Levha Kanunu'nun birkaç maddesi bile yolların nasıl olması gerektiği hakkındadır.
İstanbul'un merkez bölgelerinden esasen dip dibe olan Eminönü'nden Beşiktaş'a 1 saatte varılamadığı, Bakırköy'deki bir duruşmamdan sonra ivedi olarak Çağlayan'a geçmem gerektiğinde 15km bile etmeyen bir mesafeyi 45 dk - 1 saatte ancak katedebildiğim İstanbul'da işte bu elzem ulaşım imkanlarından söz etmek asla ve katiyen mümkün değildir. Her gün her........
© İstiklal
