Bu bayramı ata toprağımız olan Aydın’ın Nazilli ilçesinde geçiriyoruz. Hava sıcaklığı 43 derece, nefes almakta zorlandığımız bir sıcaklık ama bu gezmemize engel değil tabii..

Bugün Denizli’yi gezmeye karar verdik. Basmane - Denizli treniyle yolculuk yaparak başladı gezimiz. Tren yolculuğu her zaman nostaljik anılar yaşatır bana. Çocukluğumda yaz tatillerinde Pamukkale expresiyle yaptığımız yolculukları anımsatıyor. Yolculuk sırasında nizami bir şekilde dizilmiş meyve ağaçları simetrik göz oyunlarıyla eğlendiriyor, mısır ekili bahçelerdeki korkulukların işe yarayıp yaramadığı merak uyandırıyor, burçak tarlalarının altın sarısı hayranlık uyandıran uçsuz bucaksız görüntüsüne hayran kalmadan yapamıyorsunuz.

En dikkat çekici doğa olayı ise dağların arasından çıkan buharlar oluyor. Buharkent Aydın’ın isminden de anlayacağınız üzere termal sularıyla ünlü bir ilçesi. Resmen toprağın altında şifa kaynıyor diyebiliriz. Bu özelliğiyle hem yerli hem de yabancı turist akınına uğrar ayrıca jeotermal tesisler de yatırımcıların iştahını ciddi anlamda kabartıyor.

1.5 saatlik yolculuk sonunda nihayet Denizli’deyiz. İlk rotamız enfes bir kahvaltı için Honaz ilçesinde bulunan bir alabalık tesisi. Denizli'ye yolu düşen herkes burayı bilir. Bilmiyorsanız da mutlaka araştırın reklam olur diye işletmenin ismini veremiyorum 😊. Giderseniz mutlaka bir turist kafilesiyle karşılaşmaya hazır olun. Bu mekan doğal şelalesi, havuzunda alabalık ve ördekleriyle doğada kahvaltı yapıyormuş hissi veriyor. Fiyatları da gayet uygun.

Kahvaltı sonrası yörenin meşhur Kaklık mağarasına doğru yola çıkıyoruz. Mağara sizi yaklaştıkça burun direklerinizi sızlatan iğrenç bir kokuyla karşılıyor. Bu kokunun sebebi kükürt. Hava sıcaklığının da etkisiyle acaba geri dönsek mi diye düşündüren Mağaraya girerken nefes almakta zorlandığınız ama derinlere indikçe sizi........

© İstiklal