2030 Ajandası: Hayal mi Hegemonya mı?
Birleşmiş Milletler’in 2015 yılında duyurduğu 2030 Ajandası, insanlığa daha adil, sürdürülebilir ve kapsayıcı bir gelecek vaat ediyor. Kağıt üzerinde kulağa hoş geliyor: Yoksulluğun sıfırlanması, temiz enerjiye geçiş, iklim dostu kentler, toplumsal cinsiyet eşitliği… Kim hayır diyebilir ki?
Ancak bu hedefler, bir yandan da yeni bir küresel düzenin alt yapısını mı oluşturuyor?
- Görünürde “kimseyi geride bırakmamak” mottosuyla yola çıkan ajanda, fiiliyatta “devletlerin egemenlik alanlarını yeniden tanımlama” potansiyeline sahip.
- Tarım politikaları, enerji yatırımları, dijital kimlikler gibi konularda ülkelerin “bağımsız karar alma yetkisi”, uluslararası raporlara ve puanlamalara bağlı hale geliyor.
- Kültürel farklılıklar göz ardı edilerek, tek tip politikalar benimseniyor. Bu da yerel değerlerin erozyona uğraması anlamına gelebilir.
Türkiye Nerede Duruyor?
Türkiye,........
© İstiklal
