Kırmızı Çizgiler Aşıldığında: Ortadoğu’da Savaş, İç Çözülme ve Yeni Haritalar
Ortadoğu’da artık hiçbir şey eski haliyle kalamaz.
13 Haziran 2025 sabahı, İsrail’in İran’a karşı başlattığı çok katmanlı saldırı; sadece askeri değil, siyasi, sosyolojik ve stratejik anlamda da bir milattır. Bu hamleyle birlikte sadece Tahran sarsılmadı; bölgenin derin fay hatları da harekete geçti.
Yüzlerce savaş uçağı, yüksek yoğunluklu siber saldırılar, İran içindeki ajan ağlarının aktifleşmesi ve füze yağmurları…
Hedefler ise sıradan değil!
Hedeflere baktımızda: İran’ın üst düzey askeri liderliği, nükleer tesisleri ve hava savunma sistemleri. Bu saldırılar, İran’ın 1980-88 Irak Savaşı dâhil, tarihinde bir seferde gördüğü en ağır darbedir.
Bu saldırı emrinin arkasında iki aktör net biçimde görülüyor:
ABD ve İsrail.
Washington, diplomatik tıkanmışlığı askeri baskı ile çözmeye çalışıyor. Trump yönetimi, özellikle nükleer dosyada İran’a tanınan sabrın tükendiğini ilan ederken, müzakerelerin önündeki engel gördüğü figürlerin etkisiz hâle getirilmesini onayladı.
Tel Aviv ise 7 Ekim sonrası "varoluşsal tehdit" olarak gördüğü İran’a doğrudan saldırmayı bir "beka stratejisi"ne dönüştürdü. “Ahtapotun kollarını değil, artık kafasını da kesme vakti” diyen Netanyahu hükümeti, ilk kez doğrudan İran topraklarını hedef aldı.
İran, ilk şokun ardından “İntikam Kasırgası” isimli füze operasyonunu başlattı. Şahab-3, Kadir ve Sejjil tipi füzelerle İsrail’i hedef aldı. Füze yağmurunun ikinci dalgası 14-15 Haziran gecesi geldi. Hedefte sadece İsrail değil; Ürdün sınırındaki mevziler, Hayfa limanı ve Kızıldeniz yakınlarındaki radar sistemleri vardı. Aynı günlerde,........
© İstiklal
