Işıklar Söndü ve İRAN Kalbinden Vuruldu! İran-İsrail ve Görünmeyen EL
Ortadoğu’da zaman, günlerle değil, anlarla ölçülür. Kimi zaman bir kurşun, bir generalin alnında patladığında değil; ardında bıraktığı boşlukla yankılanır. İsrail saldırısı gösteriyor ki İran’da yaşanan, üç üst düzey askeri liderin aynı anda hedef alınması, sadece kanlı bir operasyon değil; aynı zamanda bölgenin sinir uçlarına dokunan, bir devletin ve ideolojinin geleceğini sarsan sessiz bir darbeydi. Bu olay, gölgelerin içinde oynanan bir satranç oyununun yeni hamlesi, ve belki de final perdesine giden yolun ilk taşıdır.
Bu günkü yazımı, sadece ne olduğunu değil, nasıl olduğunu ve nereye evrileceğini anlatma niyetiyle kaleme aldım. Zira Ortadoğu’da tarih, bazen mezar taşlarına değil, sessizce terk edilen toplantı odalarına kazınır.
“İran Neden Bu Kadar Zayıf Yakalandı?”
Bu soruyla başlayalım.
Bir devletin bekası, sırlarını ne kadar koruyabildiğiyle ölçülür. İran, bu operasyonda sadece sırlarını değil, itibarını da açıkta bıraktı. Üç stratejik askeri liderin (Muhammed Hüseyin Bakıri- İran Genelkurmay Başkanı, Hüseyin Selami-Devrim Muhafızları Komutanı ve Gulah Ali Reşid-KHATAM-AL Enbiya Merkez Karargahı Komutanı) aynı mekânda, aynı anda bulunması sorun olmamakla birlikte bu toplantı yerinin düşman güçleri tarafında biliniyor olması(?)sadece operasyonel bir hata değil, bir rejim aklının çöküşüdür. Bu tür protokol zaafları, savaş zamanlarında düşmanı güçlendirir ve devlettin itibarını yerle bir eder. Bu noktada net olarak şu otaya çıkmıştır. İsrail’in istihbaratı İran’ın damarlarına sızmız ve Tahran’da/Kalbinde cirit atmaktadır.
Yıllarca süren yaptırımların İran'a bıraktığı en derin yara, ekonomiden çok bilişim altyapısında açılmış diyebiliriz. Dijital körlük, modern çağın yeni cehaletidir. İran, kendi içindeki iletişim sistemlerinin güvenliğini sağlayamayacak hâle geldiğinde, Mossad gibi bir teşkilatın sadece kapıdan değil, damardan içeri sızması kaçınılmaz olur.
İran’ı takip edenler bir ki, İran kendisini DEV AYNASINDA görmektedir. Algı felci ve ideolojik rehavetin........
© İstiklal
