Yahudilerin, Çıkardıkları Fitne Ve Fesatlar Sebebiyle Uğradıkları İlahi Gazap Ve Sürgünler
Bir evvelki yazımızda, zamanımızda çıkarılan savaşların büyük ölçüde kurgu, plan, suni senaryo mahsulü olduğunu ve genel olarak İsrail’in Siyonist ideolojisine ve arz-ı mev’ud (vadedilmiş topraklar) hedefine hizmet ettiğini; ABD ve müttefikleri tarafından da desteklendiğini; dolayısıyla savaş adı altındaki bu zulüm ve hatta soykırımların hakiki failinin -yine büyük ölçüde- İsrail, ABD ve müttefikleri olduğunu anlatmıştık.
Bu yazımızda, bu fitne, fesat ve zulmün geçmişine uzanarak, Benî İsrail’in / İsrailoğulları’nın bu tutumları sebebiyle uğradıkları ilahi cezalandırma ve sürgünlere temas edeceğiz. Tarihlerinden ders almayan Yahudilerin, bugün de fitne, fesat ve zulme devam ettiklerini, bunun da yeni bir ilahi cezayı celb edeceğini -Kuran-ı Kerim’in ihtarına dayanarak- vurgulamaya çalışacağız.
Bugün dünya, hususiyle İslam âlemi, fitne fesat çıkarmayı ahlak ve meslek edinmiş Yahudi kavminin zulüm kıskacında inim inim inlemektedir.
Çıkardığı fitne, fesatlar, sebep olduğu zulümler sebebiyle bu kavmin uğradığı iki ilahi gazap, Kuran-ı Kerim’de (İsrâ: 4 - 8) anlatılmaktadır.
İsrâ: 4’te İsrailoğulları’nın genel manada iki defa fesat çıkaracaklarına vurgu yapılır. Ayet, mealen şöyledir:
“Biz Kitap’ta (Tevrat’ta) İsrailoğulları’na şu hükmü de takdir ettik: Muhakkak ki siz yeryüzünde iki defa fesat çıkaracaksınız. Ve fesadınızda da azdıkça azacaksınız. (Çok ileri gideceksiniz.)”
Bir sonraki ayette de (İsrâ: 5) birinci bozgunculuklarına karşılık uğrayacakları ceza anlatılır:
“Nihayet bu iki bozgunculuktan ilkinin zamanı gelince (sizi cezalandırmak için) üzerinize, pek güçlü olan birtakım kullarımızı gönderdik. Onlar evlerinizin arasına kadar sokuldular. Bu, herhâlde yerine gelmesi gereken bir va’d idi.”
Demek ki, cezanın bir vakti vardır ve o vakit geldiğinde bunun önüne geçmek yahut biraz hafifletilmesini temin etmek bile mümkün değildir.
İsrâ: 6’da ise bu birinci cezalandırmadan sonra yaşanacak sürece dair bilgi verilmektedir:
“Sonra da onlara karşı size gücünüzü iade ettik ve mallarınızı ve evladınızı çoğaltarak size yardım ettik. Nüfus bakımından da sizi daha çok artırdık.”
İsrailoğulları’na bu fırsatın verilmesi, fitne, fesat ve zulümlerinden vazgeçmeleri için Cenâb-ı Hakkın onlara bir ikramıdır. Fakat onlar nankörlük yaparak eski ahlaklarını devam ettirmişler, böylece yeniden cezalandırmayı hak etmişlerdir. Bu da 7. ayette anlatılmaktadır:
“İyilik ederseniz kendinize iyilik etmiş olursunuz, kötülük yaparsanız yine kendinize yapmış olursunuz. İkinci bozgunculuğun zamanı gelince, yüzünüzü kara etsinler, daha önce girdikleri gibi yine mescide (Beyt-i Makdis’e) girsinler ve ellerine geçirdikleri her şeyi yerle bir etsinler diye (üzerinize yine düşmanlarınızı gönderdik.)
Kuran-ı Kerim’de haber verilen bu iki ilahi gazap ve sürgün, tarihî delillerle de sabittir. Buna göre İsrailoğulları’nın birinci sürgünü m.ö. 598’de Babil Kralı Buhtunnasır tarafından yapılmıştır. Yahudiler büyük bir cezalandırmaya ve ardından da sürgüne mecbur bırakılmıştır. Fitne fesat ve zulüm yapmaya imkân ve fırsatları kalmasın diye.
İkinci cezalandırma ise, Roma Kralı Titus tarafından m.s. 70’de gerçekleştirilmiştir. Yahudiler dünyanın her tarafına sürgün edilmişlerdir.
İsrâ: 8’de ise, Yahudilerin maruz kaldığı cezalandırma ve sürgün olayının sebeplerine işaret edilmekte ve Sünnetullah’a dair bir kaide ortaya konmaktadır. O da Yahudilerin fitne, fesat ve zulme devam etmeleri durumunda cezalandırmanın devam edeceğidir. Ayet mealen şöyledir:
“Ola ki Rabbiniz size rahmetini göndere. Şayet siz yeniden bozgunculuk yapmaya dönerseniz, biz de (cezalandırmaya) döneriz. Öyle ya, biz cehennemi kâfirler için bir zindan kıldık.”
Tefsirlerde bu ayetin izahı sadedinde şu ifadeler kullanılıyor:
“Fakat siz eğer yine üçüncü kez günaha (fitne fesat çıkarmaya) dönerseniz, biz de sizi yine........
© İstiklal
