Yaz Tatilinde Derin Uçurum
Haziran ayının ortalarında çalan son ders zili, çocuklar için bir özgürlük melodisidir çoğu zaman. Kalem defter bir kenara bırakılır, sabah erken kalkmalar unutulur, okul çantası bir daha eylüle kadar açılmamak üzere rafa kaldırılır. Tatilin çocuklar için gerekli bir soluklanma olduğu konusunda kimsenin şüphesi yok. Ancak son yıllarda yapılan bilimsel araştırmalar bize şu gerçeği ısrarla gösteriyor: Yaz tatili yalnızca bir dinlenme dönemi değil; aynı zamanda ciddi bir öğrenme kaybı dönemidir.
Amerika’da 39 ayrı araştırmanın analiz edildiği bir çalışmaya göre, öğrenciler yaz tatili boyunca öğrendiklerinin ila 4’ünü kaybediyor. Özellikle matematik ve okuma becerileri, bu uzun boşluk süresinden en çok etkilenen alanlar arasında. Türkiye’de yapılan araştırmalar da benzer şekilde, yaz tatilinde çocukların akademik anlamda geri düştüğünü, okul başladığında ise öğretmenlerin yılın ilk birkaç ayını "kayıpları telafi etmeye" ayırmak zorunda kaldıklarını ortaya koyuyor.
Daha da düşündürücü olan şu: Bu öğrenme kaybı her çocukta aynı düzeyde yaşanmıyor. Ailesiyle birlikte kitap okuyan, sohbet eden, çevresiyle anlamlı etkileşimde bulunan çocuklar bu süreçten neredeyse hiç etkilenmeden çıkarken; ilgisiz, rehbersiz ve dijital içeriklere mahkûm bırakılan çocuklar yazdan yalnızca fiziksel olarak büyümüş olarak dönüyorlar. Bilişsel anlamda ise yerinde saymak bir yana, geriye doğru gidiyorlar.
Bu tablo, bizi şu kritik soruyla baş başa bırakıyor: Tatili sadece "boş zaman" olarak mı değerlendirmeliyiz, yoksa içinde öğrenmeyi de........
© İstiklal
