Tarihi Misyon Anlatısı ve Yemen'i Görmemek
Türkiye merkezli Ortadoğu analizlerinde en çok kullanılan kavramlardan birisi şüphesiz "tarihi misyon" kavramıdır. Kavram, Türkiye merkezli kurtarıcılık misyonunu tarihi olayları referans göstererek bugüne taşımaktadır. Bu kavram merkezli Ortadoğu okuması milliyetçi muhafazakar kesimin dayandığı paradigma için makul karşılanabilir. Nihayetinde bu paradigma ideale dayalı devrimci atıflardan çok verili olan düzene sadakat ve bunu ileriye taşıma misyonuyla yüklüdür. Ve tüm tarihi, siyasi ve toplumsal okumaları bu çerçevede yapılır. Ancak devrimci temellere ve söyleme sahip olan "İslamcı" paradigma için bu kavramın kullanımı öncelikle bir kırılmaya işaret etmektedir. Çünkü tarihi misyon anlatısı geçmişe dair ilahi temellere dayalı mücadeleyi dile getirse de bugün için bu kavram seküler temellere dayalı "ulus devletin" hem çıkarlarını hem de hinterland oluşturma arzusunu formüle etmek için kullanılmaktadır. İslamcılık nihayetinde üst anlatı olarak ümmeti tercih ettiğinden dolayı ümmeti parçalara bölen herhangi bir ulus devletin İslam tarihini nesne konumuna indirgemesine sert bir itirazla karşı çıkmalıdır. Ancak bu iradenin büyük bir kırılma yaşadığını ne yazık ki gözlemlemekteyiz.
Cumhuriyetin erken döneminde modern anlatı gelenekle yaşanan sert çatışmalardan dolayı toplumda yeteri kadar karşılık bulamamıştı. Halbuki -farklı toplumsal tecrübelerde gözlemlendiği üzere -modernitenin geleneğe kökten düşmanlık yerine geleneği kendisini yeniden üretmek için kullanması daha hızlı ve kalıcı sonuçlar doğurmuştur. Devam eden örnek olarak modern siyasi, ekonomik ve toplumsal yaklaşımlara sahip olan Ak Parti iktidarının geleneği bu anlamda araç kılarak hızlı ve kalıcı sonuçlar aldığını gözlemledik. Ak parti iç siyasette elde ettiği ve süreklilik kazandırdığı bu formülü dış politikada da uygulamaktadır. Ancak bu konuda modernite geleneği nasıl yeniden üretirken bağlamından kopartıyor ve araçsal kılıyorsa iktidarın da dış politika........
© İslami Analiz
