Egemenlerin Barışı: İbrahim Anlaşmaları
Barış insan için varoluşsal bir ihtiyaçtır. Üretmek, tüketmek, neslin devamlılığı barışa ihtiyaç duyar. Barış bu devamlılığa ihtiyaç duyan herkes için ortaklık taşır. Barış için ayrışma, devamlılığın yani var olan düzenin kimin için olacağı konusunda başlar. Barış, bu yönüyle sadece savaşın yokluğu değildir; toplumsal düzenin nasıl kurulacağına dair temel bir tercih, bir dünya tasarımı meselesidir. Tercih edilen barış aynı zamanda tercih edilen düzendir. İnsanlık tarihinde tercih edilen iki barış düzeni farklı isimler alsa da hep karşımıza çıkmaktadır: Egemenlerin barış düzeni ve Mustazafların barış düzeni. Mustazafların barış düzeni gayet tabi/fıtri taleplerden oluşur: Neslin, emeğin, iradenin güvenliği vs. Egemenler içinse tüm bu tabi/fıtri taleplerin sömürüldüğü ve kontrol altında tutulduğu süreci.
Öncelik olarak egemenlerin barış düzeni günümüzde bölgemiz için neyi amaçlıyor ve kendisini hangi kavramlarla izah ediyor bunu tartışabiliriz. Trump, İran'a yönelik saldırılardan sonra, saldırının amacını İsrail artık daha güvenli diyerek dile getirmişti. Bu amacının devamı olarak da "şimdi barış zamanı" ifadesini kullanmıştı. Ortadoğu'da yaşanan savaş ve egemenlerin dile getirdiği barış "İsrail'in güvenliği" kavramı çerçevesinde dönüyor. "İsrail'in güvenliği" olarak izah edilen bu süreç yalnızca İsrail'le alakalı boyut taşımıyor. Aynı zamanda bölgedeki emperyal düzenin devamlılığı niteliğini taşıyor. Defaatle Netenyahu 'nun Avrupa ve ABD'ye dönüp, barbarlara karşı uygarlık için savaşıyoruz ifadesi bunu izah etmektedir. Savaş süresince bölgedeki sömürü ve işgal süreçlerinin devamlılığını arzulayan egemenler, dile getirdikleri barış sürecinde de buna önem vermektedirler. Günümüzde bahsettikleri barış sürecini kimlerle ve hangi yollarla yürütüyorlar? Kimlerle sorusuna cevap olarak, soykırım sürecinde yalnızca koltuklarının derdine düşenleri söyleyebiliriz. Hangi yollar sorusu için güncel olarak önümüze çıkan en önemli........
© İslami Analiz
