Ahlaki İntiharlar
Bağımsızlıklarını tamamlayamadıkları için, emperyalist vesayete mahkum olan, İslam ülkesi olarak anılan ülkeler, bu ülkeler halkları, kültürleri, bu ülkelerdeki dini hayat, akademik hayat, entelektüel hayat; varoluşsal bir çıkmazla, kriz'le, kırılmayla, tükenmişlik ve tıkanmışlıkla karşı karşıya bulundukları halde, bu durumun vahametini kavrayamıyor, bu vahin durumla yüzleşmeye cesaret edemiyor. Yapısal edilginlikleri, kadercilikleri, teslimiyetçilikleri sebebiyle, sömürgeleştirilebilir hale gelen İslam toplumlar/kültürleri, yüzlerce yıldır içerisinde yaşadıkları halde, ontolojik ve epistemolojik bağımlılığı, bu bağımlılığın neden olduğu zihinsel/entelektüel fosilleşmeyi aşma iradesi gösteremiyor, yapısal büyük çöküşün nedenlerini içeride aramak yerine, dış nedenlere bağlamaya devam ediyor. İslam dünyası toplumları, kültürleri, Batı ya da Batı uygarlığı mitolojisinin farkına varamadıkları için, bu mitoloji karşısında aşağılık duygusuna kapılan, bu mitoloji ile hesaplaşma ihtiyacı duymayan bir psikoloji sergiliyor. İslam dünyası toplumları/kültürleri bu mitoloji ile nihai anlamda bir hesaplaşma gerçekleştirmedikleri takdirde hiçbir zaman, hiçbir şekilde epistemik özgürlüğe sahip olamazlar.
İslam dünyası toplumlarında, düşünce hayatı, dini hayat, akademik hayat, hiçbir şekilde varoluşsal meselelerle, varoluşsal sorumluluklarla ilgilenmiyor, varoluşsal meselelerin farkına ve bilincine varamıyor, statükonun, resmi/yerli/milli çıkarlar doğrultusunda sürdürülmesini sağlıyor, içerisinde yaşadığınız toplumda iktidarın, toplumun, iktidar çıkar ve ihtirasları adına, toplumun büyük çoğunluğunu büyük bir gerilime, mutsuzluğa/umutsuzluğa ve depresyona sevk etme pahasına, rakip muhalefet hareketini etkisiz kılmaya, yok etmeye yönelik akıldışı bir gündeme hapsetmesi, varoluşsal meselelere, varoluşsal sorumluluklara ne kadar yabancı olduğunu gösterir. Hangi toplumda olursa olsun, boğazına kadar çıkar ilişkilerine kapanmış bir toplum ve siyaset, ilgili toplumu, yaşanabilir bir toplum olmaktan çıkarır. Bu tür toplumlar, ahlaki anlamda hayatta kalamazlar. Çıkar/iktidar mücadeleleri, bu mücadeleleri sürdürenleri, kalbi ve ahlakı olmayan akıllara, akılsızlıklara sürükler.
İslami ufkumuzun sınırlarını, İslami bilincimiz belirler. Sağcılık/muhafazakarlık, İslam’ı, resmi/milli sınırlara kapatır. Sağcılık/muhafazakarlık renksiz/donuk/gri bir toplum oluşturur. Oportünist muhafazakarlıklar, her durumda, faydacılığı içselleştirmeye çalışırlar. Müslüman olmak, insanlığın bütünüyle ilgilenen, insanlığın bütünüyle konuşma yeteneğine sahip olan, çok yüksek bir bilinç düzeyine sahip olmayı gerektirir. Sağcılıkların, oportünist muhafazakarlıkların, oportünist dindarlıkların ve oportünist siyasetin İslam’a ölümcül zararlar verdiğini unutmamak gerekir. Bir toplumu tek politik figürün ufkuna kapatmak, ilgili topluma kötülük yapmak demektir. Hangi toplumda olursa olsun, seküler ya da dindar putperestler, putlarının hiçbir şekilde yanlış işler yaptığına inanmazlar. Bugün, siyasal bencillikler, İslam’ı, ne yazık ki araçsal bir değere indirgemiş bulunuyor. Siyasal digerkâmlık bir toplumda ortak iyiyi güçlendirirken, siyasal dışlayıcılık, ortak iyiliğe yabancılaştırır. Seküler ya da dindar önyargıların politik çıkarlar adına tahkim edilmesi, ortak toplumsal zeminin kaybına neden olur. İçerisinde yaşadığımız toplumda, siyasal muhalefetin, medyanın, aydınların, gazetecilerin, aşağılanma nesnesi haline getirilmeleri umutsuz bir toplumsal iklim oluşturuyor. Bugün, toplumlarımızda, popülist-propagandacı dil söylem, yoksullaştırıcı/yabancılaştırıcı bir çerçeveyi somutlaştırıyor. Sağcı-muhafazakar hayat, alışkanlıklar ve tekdüzeliklerden ibaret bir hayat tarzına dönüşüyor. Muhalifleri ortak toplumsal aidiyetten dışlamak, fanatizm paranoyasına işaret eder. Başkalarından saygı ve takdir bekleyen, ancak, başkalarına saygı duymayan, sadece kendi ihtiraslarıyla yaşama yolunu seçer. Sadece kendilerini seven kibir ve gurur örneği, başkalarının hayatının ve kederlerinin kendi ellerinde olduğunu düşünen figürler, zorbalığın psikolojisi ile hareket ederler.........
© İslami Analiz
