Mehmet Akif Ersoy ve “Berlin Hatıraları”
Almanya Seyahati
Ahmed Haşim’in seyahat notlarına yer verdiğimiz yazımızda Mehmed Akif’in Berlin izlenimlerine de yer vereceğimizi söylemiştik. Farklı seyahatlerde bulunan Akif, Hicaz ve Mısır izlenimlerini Necid Çöllerinden Medine’ye ve el-Uksur’da adlı iki şiirde anlatmış, Almanya izlenimlerini ise Berlin Hatıraları şiirinde kaleme dökmüştür. Akif, Almanların itilaf devletlerinden esir aldığı Müslüman esirlerin durumlarını görmek ve onlara bir şeyler anlatmak amacıyla Almanya’ya görevli olarak gitmiştir. O dönemde aynı sebeple Berlin’e gidenler arasında İstanbul’a gelen Tunuslu âlim Muhammed Hıdır Hüseyin ve Mısırlı Abdülaziz Çâvîş de bulunmaktadır. Muhammed Hıdır Hüseyin’in hayatına ve bir kısmını neşrettiği Berlin izlenimlerine başka bir yazıda yer vermeye çalışacağız. Akif, Berlin izlenimlerini şiirle kaleme dökerken; Hıdır Hüseyin, el-Muktebes adlı dergide “Meşâhidu Berlin/Berlin İzlenimleri” adıyla nesre dökmüştür. Eşref Edib’in deyişiyle, Akif’in bu yolculuğu, bu kıymetli şiirin yazılmasına vesile olmuştur. Almanların akıllara hayret veren terakkilerini bizim vaziyetimizle karşılaştırmış, evladı harpte ölen bir hicrânzede bir anayı söyletmiş; Alman ihtişamının sebeplerini tahlil etmiş; kendisi de şarkın ezeli dertlerini terennüm etmiş… bu suretle muazzam bir eser vücuda getirmiştir. (Eşref Edip, Mehmet Akif, s. 82-83)
Berlin Hatıraları ve Bir İthaf Cümlesi
Berlin Hatıraları, “Binbaşı Ömer Lûtfi Bey kardeşimize” ithaf cümlesiyle başlamaktadır. Şiirin hemen başında geçen ve Akif’in “arkadaşım” dediği kişi de Ömer Lütfi Bey’den başkası değildir. Akif, Ömer Lütfi ile tanıştıklarında sanayi mektebinde fen dersleri hocası idi. Aynı hamurdan oldukları anlaşılan bu iki dost, Berlin’de tekrar buluşmuşlardır. Berlin’de görülecek yerleri ve Alman milletinin sosyal hayatı hakkında Akif’e bilgiler vermiştir. Ömer Lütfi Bey, Alman irfan ve sanayisinin memlekete gelmesine büyük amil oldu. (Eşref Edip, 107-108)
Safahat’ın beşinci kitabı “Hatıralar” on şiir içermektedir. Uyan, el-Uksur’da (28 Ocak 1914), Berlin Hatıraları (5 Mart 331/18 Mart 1915) ve Necid Çöllerinden Medine’ye başlıklı dört şiir yanında baş taraflarında ayet ve hadislerin yer aldığı altı şiir daha yer almaktadır. Şiirler, düşülen tarihlere bakılırsa, 1913 ile 1915 yılları arasında kaleme alınmıştır. Sadece Necid Çöllerinden Medine’ye şiirinde tarih bulunmamaktadır. Hatıraların ilk baskılarında eksik olan ve 98 satırdan oluşan mısralara Safahat’ın yeni harflerle yapılan baskılarında yer verilmiştir. Haşim’in “Frankfurt Seyahatnamesi”nde olduğu gibi Akif de şiirinde kıyaslamalara yer vermektedir. Şiirde ana temalardan biri mekândır. Mekân olarak, “mahalle kahvesi”, “otel” ve “sokak” öne çıkarken bir de “şimendifer/tren” kendine yer bulmaktadır. Şiirinde Alman bir anneyi de konuşturan Akif, savaşın acı yüzünü ortaya koymaktadır. Akif, şiirlerinde gördüğümüz coşkuyla “Berlin Hatıraları”nı şöyle bitirmektedir:
– Korkma!
Cehennem olsa gelen göğsümüzde söndürürüz;
Bu yol ki Hak yoludur, dönme bilmeyiz, yürürüz!
Kahve
“Kahve”ye geçmeden önce, “Berlin Hatıraları” şiiri bir hayli uzun olduğundan ister istemez kısaltmalara gitmek zorunda kaldığımızı belirtmek isterim. Arapça’da قهوة, Türkçe’de kahve, Almanca’da kaffe, İngilizce’de coffee, Fransızca’da café, İtalyanca’da caffè, İspanyolca café kelimesine hane eklenmiş ve kahvehane şeklini almıştır. Mekâna da isim olan kelime, dünyayı dolaştıktan sonra bizde “cafe” olarak yazılmaya, “kafe” olarak telaffuz edilir olmuştur! Akif’in Berlin’deki “kahve” ile ilgili yazdıklarına geçmeden önce, “Mahalle Kahvesi” adlı başka........
© İnsaniyet
visit website