Akif’in İdeal Gençliği: Asım’ın Nesli
“Asım’ın nesli diyordum ya… nesilmiş gerçek;
İşte çiğnetmedi namusunu, çiğnetmeyecek.”
Mehmet Akif
Gençlerden hem şikâyet eder hem de onlara umut bağlarız. Onlar bizim için birer hazine hükmünde, cevher değerinde. Artık işleyip mücevhere dönüştürmek de bize düşer; eğer harap etmezsek…
Şüphesiz her din, fikir ve ideolojinin gençlerle ilgili bir hedefi vardır.
Bunu; var olmak, geleceğe güvenle bakmak, ilkelerini bir sonraki nesle aktarmak, toplumu inşa etmek için yaparlar.
Tarihin akışı içinde ekol olmuş şahsiyetler, fikir adamları, kendi düşünceleri etrafında toplanan gençler veya idealize ettikleri gençler için sembol şahsiyetler koyar ve onları isimlendirir.
Yakın tarihimizde Necip Fazıl Kısakürek; ideal genç olarak ‘Mehmed’e seslenmiş, Büyük Doğu Gençliğini hedeflemiş, Sezai Karakoç; Diriliş Neslini oluşturmaya çalışmıştır. Mustafa Kemal Türk Gençliğine, Necmeddin Erbakan Millî Gençliğe, Alparslan Türkeş Milliyetçi Gençliğe, Muhsin Yazıcıoğlu Alperen Gençliğine, Doğu Perinçek Öncü Gençliğe, sol fikir ilerici gençliğe seslenmiş, umut bağlamış.
Mehmet Akif de görmek istediği, özlediği nesli, Asım’ın şahsında karakterize etmiştir.
Mehmet Akif Gençlerle İlgilenirdi
Akif gençliğe önem verir, onların iyi yetişmesini isterdi.
Bunu sadece istemez, üzerine düşen görevi de yerine getirirdi.
Zaten hayatının büyük bir bölümü eğitim faaliyetinin içinde geçmiş, gençlere ilim, din, edebiyat sevgisi aşılamaya, bilgisini de vermeye çalışmıştır.
Okuldaki eğitim faaliyetinin dışında yetenekli gençlerle özel dersler de verirdi. Bildiğini öğretmekten çekinmezdi. Mesela, Mahir İz’le birlikte ders okur, onu yetiştirmeye çalışır, onu Büyük Türk Lügati yazarı Hüseyin Kazım Bey’e götürerek tanıştırır, “Bu, senin bildiğin gençlerden değildir.” diye de ona iltifat eder. Onu, Fatin Hoca ve diğer bazı dostlarıyla da görüştürür.
Yine Asım........
© İnsaniyet
visit website