menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Mürşidi Şehriyar Olan ‘Bambaşka’ Bir Şiir

12 0
06.07.2024

Yasemin Kuloğlu’nun Bambaşka isimli şiir kitabı Çıra Edebiyat tarafından yayımlandı. Kitapta her biri başlığı ile birlikte numaralandırılmış otuz üç şiir yer alıyor. Otuz üç rakamının tesadüfi olması olası bir durum değil. Söz konusu rakamın çağrıştırdığı manevi habitat ve kullanım alanları bakımından ‘tespih’ kutsiyeti yadsınamaz bir hakikat. ‘Tek imamesi aşk’ olan ‘otuz üç cennet’ sunma kaygısını taşıyor şair, ‘bire bin nar’ verenin namütenahi lütfundan mülhem.

Şehrinaz makamında Şehriban’ı seçili dizelerin diliyle tefekkür ve terennüm eden şair; şehrin ileri geleninden çok o şehrin en nazlısını, saklı şehrinin hükümdar postuna oturtuyor. Bir şairin mutena ve tahassun şehrinin padişahı da böyle bir ‘yâr’ olmalıydı zaten. Postnişini ‘yâr’ olan şehrin gözlerden uzak güzelliğini de özenle serpiştiriyor şiirinin dizeleri arasına. Sûfîlik yolunda tasaffî seyrini mürşidi şehriyar olan manevi rehberi ile tamamlamayı tercih ediyor şair. Bu yönüyle mürşidi şehriyar olan ‘bambaşka’ bir şair ile tesmiye edilmeyi hak ediyor zannımca.

Edebiyat dağarını sûfî gelenek bilgisiyle birleştiren sahibe-i kalem, şiire dönüşen sözcük dizilimlerini özenle seçiyor. Şiirsel bağdaştırma, mistik anıştırma ve ince kelime işçiliği ile özgün telmihlerle örülü şiirler sunuyor edebi sofralarımıza. “Himmet et, kuldur cümlesi dizelerin, dijital istimlak ise de aşk…” dizesi kutsal bir arayışın sancı kodlarını çeyiz sandığına sedef kakma gibi kodlama telaşının bir dışa vurum biçimi gibidir. Raf ömrü uzasın diye katkı maddesi eklediğimiz aşklarımız da dijital işgalin kurbanı oldu. Dijital aşk da denebilir buna.

“Mümkünler faslında sonbahara geçelim bir trenle Şehriyar/…/Saltanatın sahibi kim zindanda, kimin hükmü geçiyormuş sevdaya” dizeleri ilk bakışta sûfî kodlama, mistik programlama temrinleri olarak değerlendirilse de Akaid ve Kelâm disiplinlerine dair bir terim olan kader kavramı ile de ilişkilendirilebilir. Somut sözcüklerle soyut dünyanın sınır kapısına dayanan, metal anahtarlarla metafizik kilitleri açmayı deneyen bir eylem arayışında şair.

Bir gömütün antik kalıntılarını arar gibi şiiri arar şair. Özenle tozunu alır harflerin, üstünü siler sözcüklerin. Düşüp de incinmesinler diye avucunda sıkıca tutar dizeleri. Bu özenin, şiirinin ritmini bulmasına katkı sağladığı açıktır. Bir dizenin imlemi şiirin bütününde ne denli mündemiç ise şiir o düzeyde, tema bütünlüğünü, zihin ritmini koruyor demektir. Makul Şeyler 6 şiirindeki şu dizeler buna en güzel örnek: “Aklı başında olur mu şiirin, meczuptan emanet, söz ustası değilim/Altmış üçte otuz üçe girer yaşım, kalbimle başım dertliyse de kim bilir”

Saul Bellow’a ait kelâm-ı kibar niteliği taşıyan bir söz var: “Gece yarısı yazmak için uykunuzdan uyandıran hiçbir şeyi değiştirmenize gerek yoktur.” Kuloğlu’nun şiirlerinde bu tanıma uygun, şairini ‘uykudan uyandıran’ dizelere rastlamak mümkün. Şiirin bütünlüğü içinde en mutena yere özenle yerleştirilen ve genel yapıyı tamamlayıcı nitelik taşıyan bu dizeler şiirde konumu bakımından matla, işlevi bakımından berceste beyit olarak tanımlayabileceğimiz niteliktedir. “Sensiz geçen günler tartılır mı mizanda, ömürden sayılır mı ömür? /…/Sır kâtibiyim sarayı yok padişahın, gizliden bir gülüş tek geçer akçem” dizeleri buna örnek gösterilebilir.

Kelime evreni doygun, imgelem düzlemi sağlam tasarlanmış ve iç ritim kaygısı giderilmiş bir şiir; okuyucuya ağır bir armağan, eleştirmene hüdâyi nâbit bir ikram, sair şairlere münbit bir ilham kaynağıdır. “Ben bir kalem darbesiyle ölmezdim Şehriyar, bir bakışın olmasa/Bildiğim, bilmediğim bütün masallar ülkesinin padişahısın, refahım/Dağ şefkati doğuruyor, çiğdemler baharı, gökyüzü........

© İnsaniyet


Get it on Google Play