Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Geçiş ve Tarih Adaveti
Osmanlı ve Cumhuriyet karşılaştırılması söz konusu olduğunda Ali Fuat Başgil’in şu sözü aklıma gelir:
“Bugün Türkiye’de, ölmek istemeyen bir mazi ile hayata doğmak için çırpınan bir istikbal mücadele halindedir. Milletin selameti bu mücadeleye seyirci kalmakta değil, çarpışan kuvvetleri barıştırmaktadır.” (Başgil, Din ve Laiklik, 4)
Osmanlı’nın devlet ve fikir adamları önce 1571’de İnebahtı’da denizde, sonrasında 1683’de karada yaşadıkları derin kırılmanın üzerinde derin derin düşünmüşler ve çareler aramaya başlamışlardır.
Osmanlı devletinin birçok alanda Batı’nın üstünlüğünü kabul edip modernleşme çabalarına girmesi 3 Kasım 1839’da ilan edilen Tanzimat Fermanıyla başlamıştır.
Öyle ki bu dönem idari, siyasi, toplumsal ve eğitimle ilgili köklü değişikliklerin yapılmaya başlandığı zamandır.
Osmanlı’nın Değişim Arayışları
XVIII. yüzyılda Batı karşısında alınan askeri başarısızlıkları ortadan kaldırmak için ileri sürülen çözüm önerileri arasında çağın gerisinde kalan eğitim modelinin değiştirilmesi de öngörülmüş bu amaçla Türk eğitim tarihinde modern anlamda ilk defa 1735 yılında mühendishane açılmıştır.
Daha sonra tıbbiye gibi mekteplerin açılmasını müteakip köklü bir reform olarak bu mektepleri/bölümleri de içerisine alan bir üniversite kurulması düşünülmüştür. Bu bağlamda ilk ve kalıcı üniversite, Ulûm-i Riyaziye ve Tabiiyye, Edebiyat ve Hikmet, bugünkü anlamıyla ilahiyat fakültelerine karşılık gelen Ulûm-i Âliye-i Diniyye şubelerinden oluşan Dâru’l-Fünûn-ı Şahane adıyla 1 Eylül 1900 yılında II. Abdülhamit zamanında kurulmuştur. Daha sonra 1908 yılında II. Meşrutiyetle birlikte kurulan bu üniversitenin ismi önce Dârülfünûn-ı Osmânî’ye, 1913 yılından itibaren........
© İnsaniyet
visit website