Dava ve Lider 4: Kendine Değil Davaya Çağıran
قُلْ هٰذِهٖ سَبٖيلٖٓي اَدْعُٓوا اِلَى اللّٰهِ عَلٰى بَصٖيرَةٍ اَنَا۬ وَمَنِ اتَّبَعَنٖيؕ وَسُبْحَانَ اللّٰهِ وَمَٓا اَنَا۬ مِنَ الْمُشْرِكٖينَ
“De ki: “İşte bu, benim gittiğim yoldur.
Ben ve yol arkadaşlarım kesin ve açık delille sizi Allah’ın dinine çağırıyoruz.
Eşsiz olan, eksiksiz ve tam olan sadece Yüce Allah’tır.
Ben O’na eş ve ortak koşanlardan asla olmam.”
(Yusuf 108)
Yol davadır. Dava sahibi yola niyet eden, kararlı olan, yola giren, yolu tutan ve yola tutunandır; en önemlisi yolda istikamet üzere olandır. Bunun için yol işaretlerine ihtiyaç vardır. Bir de işaretleri görecek göze, duyacak kulağa ve değerlendirecek akla.
Lider, kendini bilendir. Kendini bildiği için Rabbini bilendir. Rabbini bildiği için yolu görendir. Onun bütün derdi ve hedefi çıktığı yolda davasıdır. O, asla kendine çağırmaz, kendisini göstermez, çıkarını öncelemez. O, yol işareti gibidir, kendini değil davayı gösterir. Bu yüzden lidere bakan davayı görür, yola girer, davaya katılır, sahip çıkar, davanın eri ve ferdi olur. Davada birey bütünün, fert cemaatin, şahıs toplumun ayrılmaz parçasıdır. Başta lider olmak üzere herkes dava eridir, davayla şekillenirler, davanın ete kemiğe bürünmüş halini temsil ederler.
Lider önde, dava erleri gösterdiği yoldadır. Lideri de erleri de dava adamıdır. Bu davada hiç kimse ne cinsiyetini ortaya sürer ne onu inkâr eder ne de cinsiyetçilik yapar; doğal olmak, fıtratı kaybetmemek, insan ve müslüman olmak........
© İnsaniyet
visit website