Canlı ve Vicdanlı
Canlı olmak acıyı hissetmektir, vicdanlı olmak ise başkasının acısını hissetmektir.
Canlı olan hareket eden, ihtiyacına yönelen, güvenlik arayan, güvendiğine sığınandır; sevdiğine ulaşmaya çalışan, korktuğundan uzaklaşan, ulaştığında mutlu olan, ulaşamayınca üzülendir; zarar gördüğünde, yaralandığında, canı yandığında tepki veren, acı çeken, acısını bütün organlarıyla hissedendir…
Vicdanlı en başta canlı olandır. Cansız varlıktan vicdan beklenmez. Çünkü o edilgendir, ne etkin ne etken olabilir. Ama canlı varlık etkindir ve etken olandır; karar verir, yönelir, yönlendirir ve eylem yapar; ya kazanır ya kaybeder, her durumda sonuç hesabına yazılır; kazandığında sevinir, kaybettiğinde üzülür…
Ama canlı olan başkaları için de üzülüyorsa ya annedir ya da vicdan sahibi.
Her canlı yavrusunu korur. Bu anne olmanın doğal refleksidir. Yaratan böyle yaratmış. Eğer annelik refleksi olmasa canlı neslinin devamı söz konusu olmazdı. Bu özellik insan için geçerli olduğu kadar hayvanlar için de geçerlidir.
İnsanda artı bir özellik daha vardır: vicdan. İnsan neslinde annelik böylece iki yönlü destekle güçlendirilmiştir. Hem annelik duygusu hem de vicdan. Ancak insanda vicdan kaybolursa bu annelik duygusuna da zarar verir. Bu da insanın diğer hayvanlara göre dezavantajıdır. Çünkü insanın hareket alanı hayvandan çok daha geniştir. Bu da ona verilen iradenin yani karar alma gücünün genişliğinden kaynaklanmaktadır.
Kendisine verilmiş olan özgür iradesiyle insanın hayvanın altına inmesi de meleğin üstüne çıkması da mümkündür. Faziletin en yükseğine ve rezaletin en dibine inebilir. Çünkü hayvanın güdüsü yiyecek bulmaya ve güvenlik sağlamaya odaklıdır. Ama insan böyle değildir, hırsının ve tamahkârlığının ölçüsü yoktur. Eğer bir insan vicdanını yitirmiş, aklının frenini boşa almış ve sınırlarını göz ardı etmişse........
© İnsaniyet
visit website