menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Mahallenin Mürebbiyesi

33 0
30.04.2024

İhtiyarlar…

İhtiyar, seçmek, razı olmak, katlanmak, seçilmek, tensip etmek gibi anlamlara geliyor. Köy ihtiyar heyeti, köyü yöneten insanlar demektir. İhtiyar sözcüğü sadece yaşlanmış anlamında kullanılmamalı ve anlaşılmamalıdır. Bu hatırlatmayı ihtiyarların günümüzde iyice önemsizleştiğine/önemsizleştirildiğine vurgu yapmak adına ifade ettim.

İhtiyarlar yakın zamana kadar sosyal yaşamın önemli bir parçası idi. Onlar mahallede, sokakların oturma yerlerinde, evlerin önlerinde olurlar çocuklara, gençlere ve hatta sosyal hayata adeta rehberlik yaparlardı.

Bugün ne hazin bir manzaradır ki, sokaklarımızda pek az yaşlı görür olduk. Yaşlılar yani hayatın tecrübelileri yani gün-görmüş-geçirmiş çınarları artık huzur evleri denen mahzun mekanları mesken tutuyorlar. Toplum olarak onları huzur evlerinde mahpus edeliden beri evlerin, sokakların ve mahallelerin de huzuru kaçmış durumdadır.

Muhsin öğretmen mesela benim çocukluk yıllarımın mahallesinin adeta öğretmeni idi. İlk konuştuğumuzda “bu adamın sesi ne kadar da ince çıkıyor” diye içimden geçirmiştim; naif, nazik, hafif bir tını… Sonra tanıştık, kendisi bir öğretmen emeklisiymiş. Aradan geçen zaman bana şunu öğretti, Muhsin Öğretmen sınıftan ayrılmıştı ama mahalleyi adeta sınıfa çevirmişti.

Çocukları başına toplamak onun için çok kolaydı. Önce maniler söylüyordu, sonra duruma göre bizlere güreş yaptırıyordu. Güreşlerde de sanki Kırkpınar Meydanındaymışız gibi “pehlivaaan, pehlivan!” diyerek cazgırların yaptığı selavatlamayı yapar bunu yaparken de peşrev çekerek güreşi çocuklara anlatırdı.

Güreşi öyle çok severdi ki, güreş başladığı zaman onun nasıl neşelendiğini izler ve bu durumdan bizler de ayrıca keyif alırdık.

Biz çocuklar, Hz. Ali’nin pehlivanlığını, Hz. Hamza’nın cesaretini, Hz. Ömer’in adaletini, Hz. Osman’ın iffetini Muhsin Öğretmenden öğrendik hem de oyun oynayarak.

“Maşallah, maşallah, Hz. Hamza gibi cesaretli, Hz. Ali misali şecaatli” mukabilinden cümleler kurardı. Onlara dair zaman zaman kısa hikayeler anlatırdı.

Futbol da oynardı bizimle. Genelde kaleye geçer, bazen de bekte dururdu. Zaman zaman, futbola ara verip önüne gelen bir çocuğa tek daldığı da olurdu. Bu andan itibaren iş güreşe........

© İnsaniyet


Get it on Google Play