menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Rugeş Kırıcı yazdı | Barışın göğsüne konan serçeye tanığım

14 1
15.07.2025

Bir sabah, telefonun sessizliğini bozan bir sesle uyandım.
“Barışa giden tarihi ana bir kadın sanatçı olarak tanıklık etmek ister misin?” diye sordu bir ses.
Soruyu duyduğum an, kalbim bir anlığına durdu sanki.
Barışa tanıklık etmek istemez miyim?
Kendimi bildim bileli, savaşın gölgesinde büyüdüm.
Acıların, suskunlukların, ağıtların arasında,
sanatla kendime nefes alacak bir yer açtım.
Yıllardır sahnede Kürtçeyle kurduğum her cümle,
bir isyan, bir şahitlik, bir hafıza parçasıydı.
Sahnede yasaklanmış kelimeleri
korkusuzca haykırmak için
önce içimdeki korkuyu susturmak zorundaydım.
Her replik bir mücadeleydi.
Ve şimdi, o mücadele beni
ateşin başına davet ediyordu.
Yasaklarla yüzleşmiş, dili bastırılmış bir halkın
anadilinde tiyatro yapmaya çalışan biri olarak,
elbet, elbet tanıklık ederim.
Şimdi ise…
Ateşin, yok etmeyi değil, yeniden kurmayı simgelediği
Tarihi bir törene davet ediliyordum.
Silahların ateşte imha edileceği
ve belki de bu halkın kaderine başka bir yazgı çizileceği bir ana…
Hazırlanırken içimde bir kıpırtı,
heyecanla karışık bir merak vardı.
Ne görecektim?
Ne duyacaktım?
Kimlerin gözlerinde umudu, kimlerin yüreğinde yası görecektim?
Uzun bir yolculuğa çıktık.
Dağları aştık, sınırları geçtik, hafızanın diplerine dokunduk.
Yol boyunca toprağın yüzünde barışa dair çatlak izler,
gönlümde ise yan yana dizilmiş dilekler vardı:
Bir daha kimsenin toprağa düşmemesi için,
bir daha annelerin gözyaşıyla sabah olmaması için,
ve en çok da…
Kürt halkının, kendi dilinde, kendi renginde, kendi onuruyla
özgürce yaşaması için…
Barışa dair bir kıvılcımın,
gerçek bir yangına dönüşüp dönüşmeyeceğini
görecektim.
İnancım kadar şüphem de vardı;
ama hepsinden çok,
bir umudum vardı içimde kök salan.
........

© İlke TV