menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Av. Adar Balsak yazdı | Yasa ve çatışma

15 19
21.07.2025

“Oysa en iyi yıkıcıdır cesaret,saldıran cesaret: ölümü bile yıkar,

çünkü der ki: ‘ Bu muydu yaşam? Pekala! Yeni baştan! ’ ”[1]

Silahların patlamasından ibaret olmayan anlamda çatışma, yasa yaratıcı bir güçtür. Bilhassa, hakimiyet ve onun meşruiyet perdesinden başkası olmayan hakikat mekanizmalarının [2]yeniden şekillendiği sarsıntılı dönemlerde,bu gerçek tüm çıplaklığı ile görünür olur. Varolan hakimiyet ve hakikat mekanizmalarında bir çatlak anlamına gelen çatışma; iyiyi, kötüyü, bilcümle yasayı belirleyen şeyin maddi kudret olduğunu açığa çıkarır. Belki de, hukuk nedir sorusuna maddeci ve içkinci bir cevap vermenin yegane yolu, yasanın kaynağına bir ilişki olarak çatışmayı yerleştirmekten geçmektedir.

“insan haklarının varlığı ve değeri yıldızlarda yazılı değildir, (…) tarih, insan hakları için açılan sürekli savaşlarla doludur, sonunda kesin zafere ulaşamadığımız savaşlarla.”

Thomas Nail [3] tarafından natüralizmin yeraltı akıntısına yerleştirilen atomcu Albert Einstein’a ait olan bu sözler, yasa ile çatışma arasındaki sürekli kurucu ilişkinin dile getirilmesinden başkası değildir. Bir çatışmalar ürünü olan yasa, bir çatışmalar toplamı olan yaşamı belirlemeye yönelen kuvvettir. “Yasalar, üstün bir İyi’nin başarısız bir taklidini temsil etmezler”[4], daha ziyade insana belirli bir varoluş halini dayatan -kurgusal- bir zorunluluğu ifade ederler.

Yasayı belirleyen; kuvvetlerin birbirini itme, çekme ve bir saçılma edimi olan yaşamdır. “İtici kuvvetleri oluşturan, yasalar ile çatışma arasındaki ilişkiyi hareketli ve üretken tutan tam olarak değişkenlik ve dengesizliktir.”[5] Orkun Güner’in çevirisiyle Filippo Del Luchesse’ye göre: “ Politika ile hukuk ve nihayetinde yasa ile çatışma arasındaki karşılıklı etki, barışçıl ve doğrusal bir süreç değildir; bu ilişki sürekli olarak şiddetle sarsılır, zaman zaman........

© İlke TV