menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Post-PKK dönemi…

10 1
11.05.2025

PKK’nin beklenen fesih ve silah bırakma kongresi yapıldı. Yapılan ilk açıklamaya göre Öcalan’ın 27 Şubat çağrısı doğrultusunda “tarihi kararlar” alındı. Bu kararların açıklanması önümüzdeki günlere bırakılsa da eski cumhurbaşkanı ve başbakanlardan Süleyman Demirel’in tabiriyle “29. Kürt İsyanı”nın sona erdiği söylenebilir.

Öcalan 27 Şubat 2025 tarihli çağrısında zaten geri dönülmez bir çerçeve çizmişti. Söz konusu çağrıda, Öcalan’ın çizdiği çerçeve, bu kapsamda yaptığı bağlam analizi, fesih ve silah bırakmaya yönelik gerekçelendirmeleri zaten kurucu lideri olduğu PKK açısından dönüşü mümkün olmayan bir yol çiziyordu.

Bununla birlikte, somut olarak fesih ve silah bırakma kararı duyurulmadan ve somut olarak silahlar bırakılmadan kamuoyunda sürecin akamete uğrayabileceğine ilişkin kaygılar sona ermeyecek. Zira bu tür uzun süreli çatışmaların sonlandırılmasına dönük girişimler birçok ülkede birçok kez akamete uğradı. İlk girişimlerin 1990’lı yıllara kadar uzandığı Türkiye’deki diyalog ve çözüm deneyimleri de bu kaygıları haklı çıkarıyor. 2013-2015 Çözüm Sürecinin başlangıcında da Öcalan “silahlı dönemin bittiğini” ilan etmişti. Ancak süreç başarısızlıkla sonuçlandı ve geçen 10 yılda arkada binlerce can ve büyük yıkımlar bıraktık.

Kongreye ilişkin yapılan yazılı açıklama, DEM Partili yetkililerden gelen açıklamalar ile Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın konuya dair değerlendirmeleri bir yandan fesih ve silahsızlanmaya bir adım daha yaklaşıldığını gösterirken, öte yandan uzlaşı sağlanamayan kimi hususların olduğunu ve zamana ihtiyaç duyulduğunu akıllara getiriyor. Öte yanda açıklamalardaki detaylar ve vurgular bir krizden ziyade yönetilmesi gereken kimi sorun alanları olduğuna işaret ediyor.

Türkiye’nin yeni dönemi

Türkiye açısından yeni bir dönem başlıyor. Genel olarak iki yüzyıllık Kürt meselesi, özel olarak ise yaklaşık yarım asırlık bir geçmişe sahip Kürt çatışması Türkiye’deki rejim formasyonunu belirleyen bir sorun. Kürt çatışması bugüne kadar siyasal alanda otoriterlik, ekonomik alanda eşitsizlik kaynağı işlevi gördü. Ötesi, Türkiye’yi otoriter dünyanın bir parçası kıldı.

Kürt barışı siyasal alanda demokratikleşme, ekonomik alanda eşitlik ve dış politikada hak ve hukuk dünyasının bir parçası olmak için Türkiye’ye büyük bir fırsat penceresi sunuyor.

2000’li yıllarda demokratikleşmeye yönelik önemli bir mesafe alan Türkiye, 15 Temmuz darbe girişimi ve takip eden OHAL ile birlikte hızla bir otoriterleşme süreci içerisine girdi. Mevcut durumda kusurlu demokrasi ile otokrasi arasında melez bir rejim. Bununla birlikte otokrasinin kıyısına varmış durumda.

Bugün Türkiye’ye hâkim olan belirsizlik rejimi Kürt alanında -2002-2015 dönemi dışarıda bırakılırsa- neredeyse bir asırdır kesintisiz sürüyor. Kürt alanındaki asırlık belirsizlik rejimi ölçek büyüterek tüm ülkeye yayıldı. Kürt alanında inşa edilen kurumlar, aktörler, prosedürler, mekanizmalar, ilişkiler, kültür ve sosyalite Kürt alanından taştı ve Türkiye’nin son 10 yıllık dramatik geri düşüşünü mümkün kıldı. Özetle, Kürt çatışması hem yarattığı birikimle hem de son 10 yıldaki sınır-içi ve sınır-ötesi boyutlarıyla Türkiye’nin hak ve hukuk alanındaki dramatik gerilemesinde........

© İlke TV