Entropi, Terör ve Ekonomi: Türkiye Üzerine Bir Yorum
Giriş
21. Yüzyılın ilk çeyreği geride kalırken Türkiye, farklı ölçeklerde işleyen bir dizi çalkantılardan geçmektedir. Bu çalkantılar yalnızca siyasi ya da ekonomik istikrarsızlıklar değildir. Bunlar aynı zamanda toplumsal yapının derinliklerinde yankılanan bir düzenin çözülüşünü işaret etmektedir. Çözülme daha önce defaten ifade edildiği gibi teknik terimle entropi artışıdır.
Fiziksel bir kavram olarak entropi, bir sistemdeki düzensizlik derecesini ve büyüklüğünü ifade etmektedir. Ancak bu kavram yalnızca fiziksel sistemlere değil toplumlara, iktisadi yapılara ve siyasi süreçlere de uygulanabilir. Örneğin terör olayları, ekonomik krizler, göç dalgaları ve hukuki reform çağrıları vd... Tüm bunlar Türkiye’nin yapısal enerjisinin farklı yönlere dağılması şeklinde veya diğer anlamda sistematik entropi artışı olarak okunabilir.
Entropi ve Terör: Bozulan Denge
Terör yalnızca bir şiddet eylemi değil aynı zamanda toplumsal enerjinin patolojik biçimdeki ifadesidir. Ülkemiz özelinde terörün çıkışını salt belirli kriterlere bağlı olarak açıklamaya çalışmak, çözüm önerilerinin oluşumu açısından sorun teşkil edebilir. Bu hususta küresel oyunlar ile birlikte yerel özellikleri ve problemleri de dikkate alan, bilimsel ve sistemsel analiz ve yaklaşımların, daha sağlıklı olacağı düşünülmektedir. Dolayısıyla tüm sorunun kaynağının belli etnisitenin kabul görülmemesi ve benzeri parametrelere bağlamak şeklinde geliştirilen bir yaklaşım, doğru bir yaklaşım değildir. Kaldı ki toplumlarda düzenin sürdürülemediği, adaletin tesis edilemediği yerlerde birikmiş potansiyel enerji, bir noktadan sonra kontrolden çıkacaktır. Bu durum termodinamiğin ikinci yasasına benzemektedir. Bir sistemde enerji dönüşümleri her zaman belirli bir kayıpla, yani entropi artışıyla sonuçlanacaktır. Türkiye'nin doğusunda onlarca yıl süren silahlı çatışmalar, devletin farklı süreçlerle yeniden düzen kurma çabalarına rağmen........
© Hürses
