menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Hayatı Kutsamak

11 0
19.06.2025

Billur bir kasenin içerisinde insanoğlunun avuçlarına bırakılan bir mücevherdir hayat. Harflerin kelimeler, kelimelerin cümle, cümlelerin kocaman bir yazı olmasına benzer. Bir zincirin halkalarını andırır. Daima birbirini takip eder. An, an üzerine eklendiğinde zaman oluşur, zaman günleri, günler ayları ve nihayetinde koskocaman seneleri biriktiriyor heybesinde.

Bizlere sunulan, bahşedilen bu hayat ne tuhaf ne garip ne bilinmez bir sırdır. İçerisinde bizlerin bir nefes, bir soluk, bir adım ötesini bilemeyeceğimiz yaşanacaklar gizemi barındırıyor.

Sır ve bilinmezlik içerisinde apaçık bir gerçeklik saklı. Hayatın gerçekliği karşısında insanın yapması gereken tek şey bu gerçekliği görebilmektir. Avuçlarımızla tuttuğumuz, kulaklarımızla işittiğimiz, gözlerimizle gördüğümüz, tenimizle hissettiğimiz ve birçok his ve şehvani duygular barındıran bu hayat, bir mercan, bir zümrüt, bir elmas gibi kutsal değerlidir.

Biz bu gerçekliği bazen idrak eder, farkına varır, anlarız bazen ise gözlerimizin önünde olduğu halde, içerisinde bulunduğumuz da bile anlayamayız. Anladığımızda hayatımızın akışı bizim istediğimiz menzile doğru açılırken, anlamadığımız, kavrayamadığımız zamanda ise karanlık bir yolu andırır. Puslu ve sisli bir yolda ilerleyen araç gibidir. Biz ne kadar da kendimizde olsak da kendi irademiz elimizde bulunsa da yoldan çıkma ihtimalimiz çıkmama ihtimalimizden ağır basar.

Hayatın bizlere bahşedilmesi gerçekliği, bizlere sunulan her şeyden daha kutsaldır.

Nefes almak, solumak, düşlemek, sevmek, aşık olmak, acı çekmek hayatın içerisine gizlenen, yerleştirilen tespih tanelerine benzer. Biz tespihin hangi tanesini parmaklarımızın ucunda tutuyorsak onu o taneyi hissederiz. Acı tanesini tuttuğumuzda bir yerlerimiz kanamış, boğazımız düğümlenmiştir.

Aşk tanesini parmaklarımızın ucuna aldığımızda içimizde bir yerlerde bir kıpırdanma, içten içe terleme, göz parıltısı, düşlerimizde bir bahçe görme hayali belirir.

Hayatı kutsamaktır, hayatın gerçekliğini idrak etmek. Biz yaşamımız boyunca, hayatın bizlere bahşedilen nasıl büyük bir ikram, lütuf olduğunu anladığımızda hayatımız bizlere tatlı bir şekerleme gibi gelecektir. Damağımızın arasına aldığımız küçük renkli şekerlemeleri dilimizin altında eriterek yediğimizde, o doyumsuz tadı emdiğimizde yüzümüzde beliren bir sevimlilik ve sevecenlik oluşuyorsa, hayatı kutsadığımızda yani onun gerçekliliğini idrak ettiğimizde yaşam bize şekerleme tadında gülümseyecektir.

Hayatı kutsamak sevdiklerimizin yanımızda olmasındaki mutluluğun farkına varmaktır. Sevgilinin dudaklarından dökülen sevgi sözcüklerinin, bizlere bakarken göz bebeklerinden içimize akan sevgi damlacıklarının içimizi ısıtmasıdır.

Hayatı kutsamak, billur bir kasenin içerisinden en güzel aşk şarabını veya şerbetini yudumlamaktır. Hayatı kutsamak sana gelmektir sevgili. Yolların kaygan ve sapa, yokuşların engebeli ve dik olduğunu umursamadan sadece seni düşünüp ve sana kavuşmayı........

© Hürses