İfade Susturulursa, Ekonomi de Konuşamaz
Kavramları kullanırken ya da yorumlarken, eğer üzerine derinleşmemişsek, onları çoğunlukla kendi penceremizden anlamlandırıyoruz. Bunu yaparken, kavramların içini ideolojik bagajlarımızla, kalıplaşmış fikirlerimizle, dürtüsel beklentilerimizle ya da duygusal tahakkümlerimizle doldurabiliyoruz. Sonuçta ise evrensel ve/veya ulusal düzeyde toplumsal nitelikte ortak bir dil kurmakta zorlanıyor, birbirimizi anlamaktan uzaklaşıyoruz. Bu durum, toplumsal ayrışmayı ve bölünmeyi beraberinde getiriyor.
Bu sorunun en çok hissedildiği alanların başında ise hukuksal kavramlar geliyor.
Hukuk; hak ve özgürlüklerin en ağır koşullarda dahi korunmasını esas alır. Bir ülkede hukukun varlığı, bazı temel göstergelerle ölçülür:
Barışçıl itiraz hakkı, düşünce özgürlüğü, ifade özgürlüğü, örgütlenme hakkı ve tüketmeme hakkı.
Barışçıl itiraz hakkı: Vatandaşların, kamusal karar ve uygulamalara karşı şiddet içermeyen şekilde ses yükseltebilmesi; protesto, gösteri ve yürüyüş yapma özgürlüğünün güvence altında olmasıdır.
Düşünce özgürlüğü: Bireylerin herhangi bir düşünceyi benimseme, sorgulama, eleştirme ve zihninde taşıma hakkının engellenmemesi; düşüncelerinden dolayı yargılanmamasıdır.
İfade özgürlüğü: Düşüncelerin söz, yazı, sanat ya da dijital platformlar aracılığıyla serbestçe........
© Hürses
