Şairin Sesi
Şiir yazıldıktan sonra üstünde uzun uzun çalışılmalı…
Yazdım, tamam oldu, diye bir şey olmaz şiirde..
Yazılar da öyledir.
Yazıldıktan sonra bir süre mutfakta kalmalı, deyim yerindeyse bir çay gibi demlenmelidir.
Arada bir tekrar tekrar üstünden geçilip değişmesi gereken yerler de değiştirilmelidir...
Çünkü şiir emek ister, zaman ister, çaba ister, duygu ister.
Emeksiz şiir olmaz.
Emek verilmeyen, değerini görmeyen sevgi bile yaşamıyor, değil mi!
Âşıkların, aşk süresince mutlu mesut olmalarının ana nedeni karşılıklı saygı da kusur etmemeleridir. Saygı azaldığın an, sevgi de azalmaya başlar. Bitmez sandığımız dev aşklar hep bu yüzden sona erer; saygı bitmiş, ilişkiler sıradan hale gelmiştir. Çoğu zamanda taraflardan birisi olması gerektiğinden daha fazla fedakârlık yapmış, diğer taraf borçlanmıştır. Hiç kimse alacaklısını sevmez, ondan bir an evvel uzaklaşmak ister. Ayrılıkların özü budur. İlişkilerin devamını da (anne-baba-aile hariç) karşılıklı menfaat dengesi sağlar ki, bu durum da değişmeyen gerçekler arasındadır.
Yaşamda her şey olması gerektiği kadar olmalıdır. Eksiği de, fazlası da sıkıntı yaratır. Öte yandan karşılıksız, tek taraflı fedakâr olmanın da hiçbir anlamı yoktur. Tek taraflı olan sevginin de, aşkın da, evliliğin de hiçbir kıymeti olmaz. Kurumuş çiçeğe su vermek gibi boşuna hizmet etmektir. Her şeyin başı saygı duyabilmekten geçer. Ne olursa olsun, değer verilmeden anlamı olmaz hiçbir şeyin, saygı olmadan sevgi çiçek açamaz.
Şiir, karşılıksız duygu verebilendir.
Şiir, saygı ister.
Şiir, bir sevgiliyi sever gibi nazik olmayı gerektirir.
Şiirin derinliği ise, el değmeden sevgilinin saçlarını örgü yapabilmekten geçer..
Şiir, sevdiğinin bakışlarından ısınabilmeyi öğretir insane;........
© Hürses
