Olmayan Diktatörlüklerde Olamayan Özgürlük
Siyasete katılım sağlayan herkesin siyaset bilimi hassasiyetinde kavramlara hâkim olmasını beklemek elbette mümkün değil ve çoğunlukla ahlâkî değildir şeklinde yorumlanabilir. Üstelik siyaset bilimi ve felsefesinin kavramlarının objektif olarak keşfedilmesinin olasılığı da kendi içerisinde tartışmalı. İnsanın değer temelli düşüncelerinin ve beklentilerinin yansıması olarak görülmesi siyaset biliminin içeriklerine karşı kimi şüpheleri yüklüyor. Ancak meselenin bu boyutu, kavramların ve içeriklerin asla tam ve insanlar içinde karşılıklı olarak bilinemeyeceği manasına gelmez. Ciddi tutarlı ve kapsayıcı çalışmaların varlıkları ve bunlar üzerinden yapılan analizlerin ve açıklamaların geçerlilikleri bunu bize göstermekte.
Türkiye’de yapılan kimi siyaset tartışmalarında da bunu görmekteyiz. Tarafların birbirleri ile olan tartışmalarında aynı konu farklı manalarda yorumlanabilmekte. Üzerinde konuşulan konuların çok farklı kabul veya karşıtlık görmesini, hatta olağanlaştığını gözlemleyebiliyoruz.
Bir yanında ise, siyasetin kavramlarının isteğe bağlı ve keyfiyet üzerinden yorumlanması ve kullanılmasını da gözlemleyebiliyoruz. Özellikle güncel siyasetin reel boyutunda, kavramlar ve durumlar, elde edilmek istenen çıkar ile daha çok belirlenebiliyor. Gerçek ve doğru değil, elde edilecek reel fayda ve iktidar-güç daha önemli hale geliyor. Buna geçmişin bugünden yorumlanmasını da ekleyebiliriz. Farklı kesimler, farklı tarih içeriğini, bugüne ne kadar katkı verebileceğine bakarak kullanmayı uygun görüyor. Bu bir yanıyla “normalleştiriliyor” diyebilir miyiz; gerçek istenildiği haliyle eğiliyor-bükülüyor?
Kim Diktatör Kim Değil?
AKP ve Tayyip Erdoğan yönetimini iktidardan indirmek için yapılan “siyasal........
© Hür Fikirler
