Yağma ve Hırsızlık Suçlarında Almak Fiili
1- İncelememize Konu Kararın İçeriği
Bu yazımızda; Yargıtay 6. Ceza Dairesi’nin 16.01.2025 tarihli, 2023/2360 E. ve 2025/699 K. sayılı kararında yer alan Daire Üyesi sayın İsmail Kurt’un muhalefet şerhi değerlendirilecek olup, yağma ve hırsızlık suçlarında zilyetliğin ne zaman sona erdiği ve buna göre suçun teşebbüs aşamasında kalıp kalmadığı incelenecektir.
Karara konu somut olayda; “sanığın mağdurenin evine geldiği, mağdureyi para veya ziynet altın vermesi için bıçak çekerek ölümle tehdit ettiği, mağdureye ait iki adet banka kartını fark ettirmeden bulunduğu yerden aldığı, mağdurenin olay esnasında mesaj çekerek yakını ...’ı eve çağırdığı, sanığın bıçağı kendi boğazına dayayıp kendisini öldüreceğini söylediği, eve gelen tanık ... ile evde bulunan tanık ...’ün sanığı evin dışına merdivenlere çıkarttıkları, sanığın burada düşüp bayıldığı, elindeki bıçağın ve aldığı banka kartlarının yere düştüğü, tanık ...’ın kartları mağdureye, bıçağı ise olay yerine gelen polislere teslim ettiği, olay tutanağına göre görevli polisin bina içine girip olayın meydana geldiği dairenin önündeki merdivenlerde sanığı baygın şekilde görüp yakaladıkları…” anlaşılmaktadır. Daire ile sayın Üye arasındaki uyuşmazlık, sanığın eylemlerinin teşebbüs aşamasında kalıp kalmadığı noktasındadır.
Öncelikle belirtmeliyiz ki; karara konu somut olayda, sanığın eylemlerinin Türk Ceza Kanunu m.148 uyarınca düzenlenen ve bileşik/mürekkep bir suç olan yağma suçunun “tehdit veya cebir kullanmak” unsurlarını mağdureyi bıçak çekmek suretiyle ölümle tehdit etmesi itibariyle sağladığı görülmektedir. Ancak kararda; mağdurenin haberi olmaksızın kredi kartları alındıysa ve bu kredi kartları alınırken mağdureye yönelik cebir veya tehdit yöneltilmediyse bu durumda hırsızlık suçunun oluştuğu söylenmelidir. Kararda Sayın Daire ve Üyenin uyuşmazlık noktası bu husus olmadığından, bu konuda ayrıca değerlendirme yapılmayacaktır.
Burada uyuşmazlığa konu mesele; yağma suçunun unsuru olan “almak” fiilinin somut olayda özellikleri itibariyle tamamlanıp tamamlanmadığının tespiti ve buna bağlı olarak suçun teşebbüs aşamasında kalıp kalmadığının tayinidir.
2- Hırsızlık Suçuna Teşebbüse İlişkin Değerlendirmemiz
Bu açıklamalarımızdan sonra, bileşik bir suç olan yağma suçunun unsurlarından hırsızlık suçunun incelenmesi gerekirse; hırsızlık suçunun TCK m.141 uyarınca; “Zilyedinin rızası olmadan başkasına ait taşınır bir malı, kendisine veya başkasına bir yarar sağlamak maksadıyla bulunduğu yerden alan kimseye bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası verilir.” şeklinde düzenlendiği, Kanunun gerekçesinde ise; “Almak fiilinden maksat, suçun konusunu oluşturan mal üzerinde mağdurun zilyetliğine son verilmesi, mağdurun suç konusu eşya üzerinde zilyetlikten doğan tasarruf haklarını kullanmasının olanaksız hale gelmesidir. Bu tasarruf olanağı ortadan kaldırılınca suç da tamamlanır.” düzenlemesinin bulunduğu görülmektedir.
TCK m.141’de düzenlenen hırsızlık suçu, neticesi harekete bitişik bir suçtur[1]. Bu görüşe göre; hırsızlık suçunun, failin malı bulunduğu yerden alması ile tamamlanacağı, alma hareketinin ise failin mağdurun eşya üzerindeki hakimiyetine son vermek, kendi nüfuz ve egemenliğini kurması ile tamamlanacağı savunulmaktadır[2]. Bu görüşe göre; taşınır eşya eğer bir evden alınıyorsa evin, bahçeden alınıyorsa bahçenin dışına çıkarıldığı an suç tamamlanmış olacaktır. Sürekli veya kesintisiz bir takip olmadığı sürece ev veya bahçeden çıkıldığı an eylem tamamlanmış sayılacaktır© Hukuki Haber
