İtiraz Merciinin Tahliye Kararına İtiraz Mümkün mü?
Uygulamada; tutuklama talebinin reddine ve tahliye kararlarına karşı Cumhuriyet savcısı tarafından yapılan itirazın asliye ceza mahkemesi tarafından reddi halinde bu karara ağır ceza mahkemesi nezdinde itiraz edilebileceğine dair bir görüşün bulunduğu anlaşılmakla, yasal dayanağının olup olmadığı hakkında kısa bir yazı yazmayı gerekli gördük. Çünkü tutuklama tedbiri, ortada kesinleşmiş bir mahkeme kararı olmadan kişi hürriyeti ve güvenliği hakkını tümü ile kısıtlamakta ve her türlü yasal tedbire rağmen keyfi veya hatalı uygulanabildiği görülmektedir. Cumhuriyet başsavcısının veya Cumhuriyet başsavcı vekilinin tatbikatta görüldü olarak bilinen denetimi de esas itibariyle yeni bir itirazın yolunu açmaz.
Bu kısa açıklamadan sonra;
Kişi hak ve hürriyetlerinin sınırlandırılmasında çerçeveyi Anayasa m.13 çizer. Anayasa m.19 ile İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi m.5’in güvencesi altında bulunan kişi hürriyeti ve güvenliğinin hakkının sınırlandırılması da ancak bu üç maddenin belirlediği çerçevede mümkündür. Bu maddeler dışında kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının kısıtlanması hukuka aykırıdır. Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının sınırlandırılması konusunda kıyas ve kıyasa varan genişletici yorum yapılamayacağı gibi, kamu otoritesi ve yargı mercileri keyfi de hareket edemez. “Hukuku devleti” ilkesi, temel hak ve hürriyetlere hukuka aykırı veya keyfi müdahaleleri yasaklar.
Anayasa m.19, İHAS m.5, Ceza Muhakemesi Kanunu m.100 ve m.101 tutuklama tedbirinin şekil ve şartlarını düzenlemiş olup, ortada bir mahkemenin hapis cezasına ilişkin kesin mahkumiyet kararı olmadan kişi hürriyeti ve güvenliği hakkını tümü ile kısıtlayan ceza yargılaması tedbirine tutuklama denir. Tutuklamanın amacı, ceza infazı veya mağdur olduğunu iddia eden şikayetçinin Özel Hukukta karşılığı bulunan hakkının takibi ve tahsili değildir. Hakkında suç işlediğine dair kuvvetli suç şüphesini gösteren somut deliller bulunan şüpheli veya sanık, ancak adaletten kaçma şüphesini ortaya koyan somut olgular bulunduğunda veya delil karartacağına ilişkin kuvvetli şüpheyi uyandıran davranışları olduğunda ve adli kontrol tedbirinin yetersiz kaldığı durumda tutuklanabilir. Bunun dışında son çare niteliği taşıyan tutuklama tedbiri keyfidir veya hukuki dayanaktan yoksundur.
İlk tutukluluğun hukukiliğine, keyfi olup olmadığına, devamına ve uzatılmasına dönük hakim veya mahkeme kararlarına karşı tutuklunun ve müdafiin itiraz hakkı olduğu gibi tutuklama talebinin reddine veya tahliye kararlarına karşı da Cumhuriyet savcısının itiraz hakkı olup, şikayetçinin veya katılanın tutuklama talebi veya tutukluluk talebinin reddine veya tahliye kararlarına karşı itiraz hakkı bulunmamaktadır.
Tutukluluğa itiraz; “Tutuklama kararı” başlıklı CMK m.101/5’de, “Şüpheli veya sanığın salıverilme istemleri” başlıklı CMK m.104/2’nin ikinci cümlesi ile CMK m.105/1’in son cümlesinde düzenlenmiştir. Tutuklama tedbirine karşı itiraz kanun yoluna başvurulabileceğini düzenleyen bu hükümlerde, özel bir prosedür öngörülmemiş olup,........
© Hukuki Haber
