Derdest Dava Açılırsa
Aslında Eski Nişanlı Borcu’nu ya da Boşanmada Doğru Bilinen Yanlışlar’ı yazmayı planlıyordum. Lakin farkettim ki her iki yazıda da anlam bütünlüğü olabilmesi için bizim eski bir yazımız olan Derdest Dava Açılırsa Ne Olur’u da huzurlarınıza getirmemiz gerekiyormuş. O zaman, buyurun efendim gene bir Türkiye gerçeğine;
Efendim gene geldik bir sınav sorusuna, değil mi? Yani, bu kadar basit bir soru hukuk aleminde ancak hukuk fakültesi birinci sınıfta sorulur, sorulması gerekir, değil mi?
Hemen cevaplayalım o zaman, ne olacak, hal-i hazırda tarafları aynı olan, konusu da aynı olan görülmekte olan bir dava varken, ve talep de aynıysa, aynı şekilde başka bir dava açılması, HMK m. 114 aykırılığı taşır, dava şartları oluşmadığı için davanın reddi gerekir.
Peki, dava bu şekilde reddedilirse n’olur?
Ne olacak, davacının yaptığı tüm masraflar üstüne kalır, davalının da yaptığı bir masraf varsa onu da ödemeye mahkum edilir ve davalı da kendisini vekille temsil ettirmişse bir de ona yasal vekalet ücretini öder.
Şimdi burada ücret-i vekaleti gören okuyucularımızın aklına Kanuni Vekalet Ücreti Vekilin mi gelmişse İcra Memuru İcra Emrini Göndermezse de gelmiştir ve biraz temkinli yaklaşacaklardır şu HMK m. 114 aykırılığına. Evet, kanun açık ama Türkiye’de neler neler kanunlara aykırı, hatta anayasaya aykırı olmuyor ki? Basit bir HMK m. 114 aykırılığı mı sonuçsuz kalacak?
Siz, siz olun efendim, müvekkilinize derdest bir dava açıldığında “Oo tamam, direkt reddedileceği gibi bir de vekalet ücreti ödeyecekler” demeyin efendim, vallahi mahcup olursunuz. Gelin ben size gene hukuki dayanaklarıyla bir Türk hukuk sistemi gerçeğini daha anlatayım.
Öncelikle biraz hatırlatma, daha önceden iş davalarında arabuluculuk zorunluluğu yoktu, taraflar isterlerse gidiyorlardı. 6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu m. 18’in 12.10.2017 öncesi hali de tarafların aralarında yaptıkları anlaşmanın ilam hükmünde olabilmesi için, arabuluculuğa başvuru dava açmadan önce yapılmışsa sulh hukuk mahkemesine, dava açıldıktan sonra yapılmışsa hal-i hazırda davanın görüldüğü mahkemeye başvuru şartı içeriyordu. Bu şekilde alınan icra edilebilirlik şerhiyle anlaşma ilam hükmünde oluyordu.
Yani özetle, sizin arabulucuda yaptığınız anlaşmanın hüküm doğurabilmesi için bir de üstüne mahkemeye başvuru şartı vardı. 12 Ekim 2017’den sonra bu hüküm kalktı, artık tarafların arabulucuda yaptığı anlaşma direkt ilam muamelesi görmeye başladı.
E neden böyle oldu, çünkü iş gören arabulucuda anlaşıyordu, sonra mahkeme esnasında da “Feragat HMK m. 309 gereği ancak mahkemeye karşı........
© Hukuki Haber
