MİRAS PAYININ DEVRİ SÖZLEŞMESİNDEN KAYNAKLANAN TAPU İPTALİ İLE TESCİL DAVASI (TMK 677-678)
1. Miras Payının Devri Sözleşmesi
Miras payının devri sözleşmeleri, külli halefiyet ilkesine ve mirasın paylaşımından önce mirasçılar arasında oluşan elbirliği hak sahipliği esaslarına istisna teşkil eder. TMK’nın 677. ve 678. maddelerinde düzenlenmiştir.
Miras payının devri hem mirasın açılmasından önce hem de mirasın açılmasından sonra miras ortaklığının sona ermesine kadar mümkündür.
TMK’nın 677/1. maddesinde düzenlenen mirasçılar arasında miras payının devri sözleşmesi, miras payının tamamına veya bir kısmına ilişkin olabilir. Bu durumda devralan mirasçının miras payı artar ve devreden mirasçının yerini alır. Bu sözleşme ayni etkili bir sözleşme olduğundan, sözleşme ile miras payından ziyade mirasçılık hak ve yükümlülüklerinin bir bütün halinde ve külli olarak devri sağlanır. Devreden mirasçı miras ortaklığından çıkar. Buna karşılık devralan mirasçının miras payında ise devreden mirasçının miras payı oranında artış olur. Ancak TMK’nın 681/1. maddesi gereği devreden mirasçının, diğer mirasçılarla birlikte alacaklılara karşı sorumluluğu TMK’nın 641. maddesi gereği beş yıl süre ile müteselsil devam eder.
TMK’nın 677/2. maddesinde düzenlenen miras payının mirasçı olmayan ve mirasbırakanın külli halefi olmayan üçüncü kişiye devri sözleşmesi ayni nitelikte olmadığından, satın alan üçüncü kişiyi mirasçı konumuna getirmez ve üçüncü kişiyi paylaşmaya katılma yetkisi vermez. Yalnız kendisine devir yapan mirasçıya karşı ileri sürülebilen kişisel bir hakka sahip olur ve TMK’nın 677/2. maddesine göre “sadece paylaşma sonunda mirasçıya özgülenen payın kendisine verilmesini isteme hakkını sağlar.” Bu düzenleme emredici niteliktedir. Taraflar aksini yani devredilen üçüncü kişinin miras ortaklığına girmesini kararlaştıramazlar. Bu nedenlerle sözleşme üçüncü kişiye, tasfiye sonucunda devreden mirasçının payına özgülenenleri talep etme yetkisi veren bir alacak hakkı ve TMK’nın 716. maddesi gereği mülkiyetin tescilini talep etme hakkı kazandırır. Üçüncü kişi paylaştırmaya katılamaz, tenkis, denkleştirme ve miras sebebiyle istihkak davaları açamaz, terekenin korunması tedbirlerine başvuramaz.
Mirasbırakan hayattayken mirasçıların beklenen miras payları üzerinde tasarruf yapabilmeleri hususu ise TMK’nın 678/1. maddesinde düzenlenmiş olup, “Mirasbırakanın katılması veya izni olmaksızın bir mirasçının henüz açılmamış bir miras hakkında diğer mirasçılar veya üçüncü bir kişi ile yapacağı sözleşmeler geçerli değildir.” Yani mirasbırakanın katılması veya izni olmaksızın bir mirasçının henüz açılmamış bir miras hakkında diğer mirasçılar veya üçüncü bir kişi ile yapacağı sözleşmeler geçerli değildir.
Miras payının devri yasal veya atanmış mirasçı tarafından diğer mirasçıya yapılabileceği gibi, mirasçı olmayan bir üçüncü kişiye de yapılabilir.
Öte yandan miras payının devri sözleşmelerinin konusu; terekede yer alan tek tek malvarlığı değerleri değil, miras payı ve paya bağlı haklardır. Ancak Yargıtay İBBGK’nın 24.05.1985 tarih ve 2/5 sayılı kararı ile “…mirasın taksiminden önce terekeye dâhil belli bir taşınmaz maldaki miras hakkının diğer bir mirasçıya temlikine ilişkin sözleşmenin geçerli bulunması için temlik edenin terekedeki tüm miras haklarını kapsaması gerekmediğine, bu nitelikteki sözleşmenin geçerli bulunduğuna ve böyle bir sözleşmenin iştirak hali bozulmadan tapuda işlem yapılmasını sağlayacağına…” karar verilmiştir. Bu karar gereği mirasçılar arasında düzenlenen miras payının devri sözleşmeleri ile terekeye ait tek bir taşınmaz da devredilebilir. Bu nedenle terekede yer alan bir taşınmaza ilişkin mirasçının, üçüncü kişi veya diğer mirasçı lehine yaptığı satış vaadi sözleşmeleri de Yargıtay tarafından geçerli kabul edilmektedir.
Ayrıca bu sözleşmelerle, içerdiği hak ve yetkilerle bir bütün olarak miras payının devri olabileceği gibi, mirasın paylaşılması neticesinde kazanılan tasfiye payının devre şeklinde de düzenlenebilir. TMK’nın 677. maddesi gereği miras payı bir bütün olarak devredilebileceği gibi, kısmi olarak da devredilebilir. Yine ivazlı olabileceği gibi, ivazsız da olabilir. Devrin hukuki sebebi (borcun ifası, alacak vs.) önemli değildir.
Miras taksim sözleşmesinden farklı bir sözleşmedir. Şöyle ki; Miras payının devri sözleşmesinin konusu, mirasçının sahip olduğu miras payı, yani terekedeki belirli bir mal veya hak değil, soyut nitelikteki paydır. Mirasçılar devir sözleşmesi ile diğer mirasçıların muvafakati olmadan kendi payı üzerinde tasarrufta bulunabilir. Taraflardan birinin mirasçı olması zorunlu iken, karşı taraf üçüncü kişi de olabilir. Öte yandan tüm mirasçıların katılımı zorunlu değildir. Buna karşılık miras taksim sözleşmesinin konusu ise, terekedeki somut malvarlığı değerleridir. Tarafları mutlaka tüm mirasçılardır. Üçüncü kişinin taraf olması mümkün değildir.
“…Mirasçılar miras yoluyla kendilerine intikal eden hakları ister diğer mirasçılara isterse mirasçı olmayan kişilere bedelli ya da bedelsiz olarak devredebilirler.
TMK m. 677/1 maddesi gereğince, terekenin tamamı veya bir kısmı üzerinde miras payının devri konusunda mirasçılar arasında yapılan sözleşmelerin geçerliliği yazılı şekle bağlıdır.
Mirasçılar arasında yapılan bu tür sözleşmeler yapıldıkları tarihten itibaren ifa (yerine getirme) olanağına sahiptirler. Alacaklı, yapıldığı tarihten itibaren bu sözleşmeye........© Hukuki Haber
