YARGITAY KARARLARI IŞIĞINDA KAMBİYO SENETLERİNİN İPTALİNE DAİR VERİLEN MAHKEME KARARLARININ İPTALİ DAVASI
Bilindiği üzere 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun kıymetli evrakın iptali dava şartlarını düzenleyen 651.maddesinde yer alan; “(1) Kıymetli evrak zayi olduğu takdirde mahkeme tarafından iptaline karar verilebilir. (2) Kıymetli evrakın zayi olduğu veya zıyaın ortaya çıktığı anda senet üzerinde hak sahibi olan kişi, senedin iptaline karar verilmesini isteyebilir.” şeklinde düzenleme ile kıymetli evrakın iptali davasının yalnızca meşru hamil tarafından açılabileceği hükme bağlanmıştır. Bu kapsamda TTK’nın 651/2.maddesine göre kıymetli evrakın zayi olduğu veya zıyaın ortaya çıktığı zamanda senet üzerinde hak sahibi olan şahıs senedin iptalini isteyebilir. Hak sahibi olan şahıs senet üzerinde hak sahibi olan senedin maliki, zilyedi, intifa hakkı sahibi, rehin hakkı alacaklısı veya bunların temsilcileri olabilir. Yani davanın davacısı; senedin maliki sıfatıyla zilyedi, rehin alacaklısı, intifa hakkı sahibi veya vekili olabilir. Burada önemli olan senet üzerindeki zilyetliğin veya ayni bir hakkın mevcut olmasıdır. Senetteki hakkın sahibi olmayan, intifa hakkı sahibi olmayan veya rehin hakkı alacaklısı sıfatını taşımayan bir kimsenin iptal davası açma hususunda dava ehliyeti yoktur. Zayi nedeniyle iptal davasını ancak son hamil isteyebilir. Senedin keşidecisi zayi nedeniyle iptal davası açamaz (Yargıtay Üyesi Mahmut COŞKUN, Hukuki ve Cezai Yönleriyle Kıymetli Evrak Hukuku, ANKARA 2015, s.969). Sonuç olarak kıymetli evrakın iptali davalarının senedin yetkili hamili tarafından hasımsız olarak açılması gerekir (Yargıtay Onursal Daire Başkanı Gönen ERİŞ, Kıymetli Evrak, Ankara 2016, s.203). Yargıtay uygulamasında da aynı görüş mevcuttur;
Yargıtay 13.Hukuk Dairesi’nin 04.12.2008 Tarihli, 2008/14000 Esas 2008/14691 Karar sayılı kararında; “…çekin iptalini isteme hakkı sadece hamile ait olup, keşideciye böyle bir hak tanınmamıştır.” şeklinde hüküm tesis edilmiştir.
Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 02.05.2006 Tarihli 2005/4786 Esas 2005/5053 Karar sayılı kararında; “…iptal davasını ancak çekin yasal hamilinin açabileceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Dava dosyası içeriğindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.” şeklinde hüküm tesis edilmiştir.
Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 13.10.2015 Tarihli 2015/3702 Esas 2015/10367 Karar sayılı kararında; “…Emre yazılı senedin zayi olması nedeniyle iptal davasını, emre yazılı senedin zayi olduğu veya zıyaın ortaya çıktığı anda senet üzerinde hak sahibi olan gerçek hamil açabilir. İptali isteyecek hak sahibi, senet zayi olmasaydı senedin borçluya ibraz ederek hakkı talep edecek olan kişidir.” şeklinde hüküm tesis edilmiştir.
Tüm bu hususlarla birlikte TTK’nın 651.maddesi kapsamında verilecek kıymetli evrakın iptali kararları maddi hukuk açısından kesin hüküm teşkil etmez. Bu kararlar bir ilam değil, tespit niteliğine haiz kararlardır. Bunun haricinde maddi hukuk açısından hukuki neticesi yoktur (Yargıtay Üyesi Mahmut COŞKUN, Hukuki ve Cezai Yönleriyle Kıymetli Evrak Hukuku, Ankara 2015, s.985). Hasımsız olarak açılan zayi nedeniyle iptal davasında çekin iptaline karar verilmesi, senedi elinde bulunduran meşru hamilin takip hakkına etki etmez. Kıymetli evrakın zilyedi, senedin meşru hamili olduğunu iddia ederek iptal kararının iptali istemiyle dava açıp zayi nedeniyle verilen iptal kararını her zaman ortadan kaldırabilir, kıymetli evraka dayalı haklarını her zaman ileri sürebilir. Bu husus ticari senetlerin güvenli tedavül etmesinin de tabii sonucudur. Yargıtay uygulamasında da benzer yönde görüş mevcuttur;
Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 15.01.2007 Tarihli 2005/13286; 231 sayılı kararında; “…Çekin kaybolması nedeniyle açılan davada verilmiş bulunan iptal kararı, bir ilam değil, tespit niteliğine haiz bir karardır. Ayrıca bu karar, hasımsız olarak verilmiş........© Hukuki Haber
