YARGITAY KARARLARI IŞIĞINDA İMAR KİRLİLİĞİNE NEDEN OLMA SUÇUNUN BELEDİYE SINIRLARI DIŞINDA VEYA ÖZEL İMAR REJİMİNE TABİ OLMAYAN YERLERDE İŞLENMESİ HALİ (TCK.m.184/4)
TCK’nın “İmar Kirliliğine Neden Olma” başlıklı 184/4.maddesinde; “ Üçüncü fıkra hariç, bu madde hükümleri ancak belediye sınırları içinde veya özel imar rejimine tabi yerlerde uygulanır.” şeklinde düzenleme mevcuttur. Madde gerekçesinde ise; “Bu madde hükümleri ancak belediye sınırları içinde veya özel imar rejimine tabi yerlerde uygulanabilecektir. Örneğin organize sanayi bölgeleri, özel imar rejimine tabi bölge niteliği taşımaktadır. Ancak, sınai ürünlerin üretiminin yapıldığı tesisler açısından bu sınırlama kabul edilmemiştir.” açıklamasına yer verilmiştir. Bu kapsamda ruhsatsız ya da ruhsata aykırı biçimde bina yapmak suretiyle işlendiği iddia edilen imar kirliliğine neden olma suçu ancak belediye sınırları içinde veya özel imar rejimine tabi yerlerde işlenebilir (Yargıtay Onursal Üyesi İsmail MALKOÇ, Yeni Türk Ceza Kanunu, Cilt-1, Ankara 2007, s.1215). Örneğin madde gerekçesinde de belirtildiği üzere organize sanayi bölgeleri özel imar rejimine tabi bölge niteliği taşımaktadır. Ancak sınai ürünlerin üretiminin yapıldığı tesisler açısından bu sınırlama kabul edilemez. Bu nedenle köy sınırları içinde yapılan, sınai ürünlerin üretiminin yapıldığı tesisler için bu madde hükümleri uygulanabilecektir (Yargıtay Onursal Üyesi İsmail MALKOÇ, Yeni Türk Ceza Kanunu, Cilt-1, s.1217).
Burada 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu, 2690 sayılı Boğaziçi Kanunu, 3621 sayılı Kıyı Kanunu, 6821 sayılı Orman Kanunu, 2873 sayılı Milli Parklar Kanunu ve 2643 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu gibi kanunların kapsamında kalan yerler özel imar rejimine tabi yerlere örnek olarak gösterilebilir (Dr.Öğr. Üyesi Mahmut Kaplan, İmar Kirliliğine Neden Olma Suçu, Ankara 2018, 260). Bu kapsamda bir yerin özel imar rejimine tabi olup olmadığının tespiti ise, belediyeler ve valilikler aracılığıyla mümkündür (Dr.Öğr.Üyesi Mahmut Kaplan, İmar Kirliliğine Neden Olma Suçu, 260). Dolayısıyla TCK’nın 184.maddesinin birinci ve ikinci fıkrasındaki suçlar, ancak belediye sınırları içinde veya özel imar rejimine tabi yerlerdeki binalar hakkında uygulanabilir. Bu yerler dışında kalan ve izne tabi olup izinsiz yapılan binalar için uygulanamaz (Yargıtay 4.Ceza Dairesi Başkanı Doç.Dr.İbrahim ŞAHBAZ, Türk Ceza Kanunu, Cilt-2, 2.Baskı, Ankara 2020, s.2464 ; Yargıtay Üyesi Necati MERAN, İmar Kirliliğine Neden Olma Suçu, Ankara 2013, s.48).
Burada belirtmek gerekir ki belediye sınırı veya özel imar rejimi dışında kalan alanlarda yapılan yapılar bakımından bir sorumsuzluk hali söz konusu olmayıp bu durum sadece TCK kapsamında suç teşkil etmemektedir. (Dr.Mahmut KAPLAN, İmar Kirliliğine Neden Olma Suçu, s.259). Örneğin mücavir alan sınırları içerisinde TCK m.184/1’e vücut veren fiil işlenirse bu durumda suç oluşmayacak ancak 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 32. ve 42.maddelerinde geçen kabahat meydana gelecek ve kabahat yaptırımı uygulanması gündeme gelebilecektir (Suzan Aslan, İmar Kirliliğine Neden Olma Suçu Ankara, 2020, s.142). Yargıtay uygulamasında da yukarıda yer alan açıklamalarımıza benzer görüş mevcuttur. Nitekim Yargıtay birçok kararında TCK’nın 184/4.maddesine atıfta bulunarak suça konu yerin mücavir alan içinde olduğunun bildirilmesi karşısında, imar kirliliğine neden olma suçunun unsurları itibariyle oluşmadığını (Yargıtay 18.Cd. 07.03.2017 T. 2016/16728 E. 2017/2488 K.), TCK.m. 184/4.gereği suça konu binanın yapıldığı yerin duraksamaya yer vermeyecek şekilde mücavir alan içerisinde kalıp kalmadığı veya özel imar rejimine tabi yerlerden olup olmadığı araştırılmadan sanığın hukuki durumunun belirlenmesinin mümkün olmadığını, bu araştırma yapılmadan mahkumiyet kararı verilmesinin bozmayı gerektirdiğini (Yargıtay 4.Cd. 10.11.2014........© Hukuki Haber
