ANONİM VE LİMİTED ŞİRKETLERDE TEMSİL KAYYIMI (TTK.m.1’in Atfıyla TMK.m.426/2)
Bilindiği üzere 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu, sermaye şirketlerine kayyım atanmasına dair ayrı hükümlere yer vermeyi gerek görmemiş, mükerrerlik ile karmaşa oluşturmamak için, genel bir yollama ile Türk Medeni Kanunu’nun ilgili hükümlerinin ticaret şirketlerine, dolayısıyla bir ticaret şirketi türü olan limited ve anonim şirketlere de uygulanmasına imkan tanımıştır. Nitekim, pratikte de anonim ve limited şirketlere kayyım atanması ağırlıklı olarak Türk Medeni Kanunu hükümleri çerçevesinde talep edilmekte ve karara bağlanmaktadır (Dr.Soner ALTAŞ, Limited Şirkete Hangi Hallerde Kayyım Atanır, trdizin.gov.tr, s.140). Yargıtay uygulamasında da aynı görüş hakimdir (Yargıtay 11.Hd. 26.06.2003 T. 2003/5621 E. 2003/6912 K. ; Yargıtay 11.Hd. 06.02.2014 T. 2014/818 E. 2014/2043 K. ; Yargıtay 11.Hd. 27.02.2015 T. 2014/15320 E. 2015/2749 K. ; Yargıtay 2.Hd. 30.06.2005 T. 7673-10290 ; Yargıtay 2.Hd. 11.04.2005 T. 3044-5770 ; Yargıtay 2.Hd. 19.03.2007 T. 3564-4346). Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 03.10.2012 tarihli 2011/7398 Esas 2012/14892 Karar sayılı kararında da aynı hususlar vurgulanmış olup kararda ayrıca ticaret mahkemelerince devam etmekte olan bir davada davalı şirkete tedbiren temsil kayyımı atanmış olmasının, hükmün peşinen verildiği anlamını taşımayacağı ifade edilmiştir; “…Dosya içinde karar örneği bulunan Bursa 1.Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2011/… E. sayılı ilamı uyarınca davalı şirkete ihtiyati tedbir mahiyetinde, temsil kayyımı atandığı anlaşılmaktadır. Buna karşın eldeki davada davacı tarafça istem, davalı şirkete yönetim kayyımı atanmasına dair olup, adı geçen mahkemece verilen kararın geçici mahiyette olduğu ve eldeki davaya dair uyuşmazlığı giderici vasıfta bulunmadığı açıktır.”
Bu kapsamda TMK’nın 426.maddesine göre azil ya da yetki sınırlandırılması talepli bir davanın ikame edilmesi ile davalı şirket müdürleri ile şirket tüzel kişiliği arasında menfaat çatışması oluşabilir. Bu ihtimalde şirket tüzel kişiliğine temsil kayyımı atanması gündeme gelebilir (ÇEPİÇ Helin, Limited Şirket Yöneticilerinin Yönetim ve Temsil Yetkilerinin Kaldırılması ve Sınırlandırılması, Ankara 2025, s.142). Gerçekten de sermaye şirketlerinde şirketin faaliyet alanına giren bir iş veya işlem veya yöneltilen bir husumet sebebiyle, şirketi temsil eden yönetim organı ile organı oluşturan kişi veya kişilerin menfaat çatışması söz konusu olabilir. Bu halde menfaat çatışması bulunan yönetim kurulu üyesi veya üyelerinin katılımı olmadan şirketin temsili mümkün olmadığı takdirde şirkete yeni bir yönetim organının tayini mümkün olmadığı hallerde şirkete temsil kayyımı atanabilmesi mümkündür (Bakırköy Hakimi Ekrem YILDIZ – Bakırköy Hakimi Serhan GÜRSOY, Kayyımlık ve Kayyım Katılımıyla Görülmesi Gereken İşler ve Davalar, İstanbul 2007, s.378). Yine sermaye şirketlerinde şirketin yönetim organı mevcut olmasına rağmen, şirketin faaliyet konusuna giren bir işin yapılmasında ya da şirket malvarlığının korunmasında mevcut yönetim engel sebep nedeniyle görevini yerine getiremiyorsa talep üzerine ivedi olan iş veya işlemle sınırlı kalmak kaydıyla şirkete temsil kayyımı atanabilir. Burada TTK.m.1’in atfıyla TMK.m.426/2 gereği, temsil kayyımı hükümlerinin sermaye şirketlerinden anonim ve limited şirketlere uygulanmasında bir sakınca bulunmamaktadır (Bakırköy Hakimi Ekrem YILDIZ – Bakırköy Hakimi Serhan GÜRSOY, Kayyımlık ve Kayyım Katılımıyla Görülmesi Gereken İşler ve Davalar, s.377). Tüm bu hususlarla birlikte anonim ortaklık ve limited ortaklık genel kurul kararlarının iptali davalarında kural olarak davalı taraf şirket tüzel kişiliği olduğundan ve bu davaları şirket tüzel kişiliğini temsilen yönetim kurulu temsil ettiğinden, bu davalarda davacı taraf yönetim kurulu üyesi olduğunda, geri kalan yönetim kurulu........
© Hukuki Haber
