İslâm'da Sanat ve Estetik
Bu haftaki yazımızda merhum Seyit Ahmet Arvasi'nin "Diyalektiğimiz ve Estetiğimiz" adlı eserinin ikinci kısmını oluşturan "Estetiğimiz" bölümünden alıntılamalar yaparak bir nevi onun gözüyle İslâm Medeniyetinin sanat-estetik algısı ve anlayışı hakkında bilgiler sunmaya çalışacağız.
"Allah güzeldir ve güzeli sever" hadisi aslında İslâm'ın sanat ve estetik anlayışının özünü oluşturur. Öyle ki, sanat ve estetik anlayışı medeniyetleri de birbirinden ayrıştırır. İslâm, sanatı "Allah'ı aramak" olarak tarif eder. Necip Fazıl Kısakürek, İslâm'ın bu sanat anlayışını şöyle şiirleştirir:
"Anladım işi; sanat Allah'ı aramakmış:
Mârifet bu, gerisi yalnız çelik, çomakmış... "
İslâm'da "güzellik", başlı başına bir hakikattir. "Güzellik" her ne kadar insan için "izafi" bir mana taşıyorsa da, gerçekte "mutlak güzel" olan Allah'ın "cemîl ve cemâl" sıfatlarının birer tecellisinden ibarettir. (s. 121)
Estetik bir ilim olarak ne kadar başarılı olmuştur? İtiraf etmek gerekir ki estetik, henüz ilim olma yolunda çok önemli mesafeler kat etmiş değildir. O şimdilik bir ilimden çok, sanat felsefesine, sanat tenkidine yahut bir sanat tarihine benzemektedir. (s. 79)
İnsanoğlu, yaşadığı âlemde, yalnız doğruyu ve iyiyi değil, "güzeli" de arar. Bu nedenle estetiğin gerçek konusu, güzellik ve çirkinliktir. Sanatkârın hedefi çirkinden........
© Hedef Halk
