Öğretmen yetiştirme sorunlarımız ve çözüm önerileri nelerdir?
“Türkiye'de öğretmen yetiştirmenin en temel sorunlarından biri eğitim sürecinin sürekli olarak politize edilmiş olmasıdır. Öğretmen yetiştirmenin bir devlet politikası olarak akılcı, bilimsel ölçütlere ve demokratik değerlere uygun hazırlanması bir gerekliliktir.”
“Türkiye katılımcı bir anlayışla bir devlet politikası olarak pragmatik, ülke koşullarına uygun akılcı bir öğretmen yetiştirme politikası oluşturmalıdır. Öğretmen yetiştirme sorun ve çözümlerine tıpkı Cumhuriyetin ilk yıllarında olduğu gibi öğretmenlik mesleğini yücelten pragmatik, bilimsel ve idealist bir anlayışla bakmak temel zorunluluktur.”
Prof. Dr. Turan Akman Erkılıç ile öğretmen yetiştirme sorunumuzu konuştuk.
Değerli hocam sizce eğitim sistemlerinin en önemli sorun alanı nedir?
Eğitim en genel tanımıyla davranış değiştirme olarak betimlenir. Klasik bir bağlamda ele alındığında formal bir eğitim sürecinin düzenlenebilmesi için amaç, içerik, öğretme öğrenme süreçleri ve ölçme değerlendirme boyutlarının bulunması gerekir. Ancak öğretim programının öğeleri olarak değerlendirdiğimiz bu öğelerin tek başına soyut kalacağı açıktır. İşin özü öğretim programının her bir boyutuna ilişkin işlevlerin yerine getirilebilmesi için bir örgütleyiciye bir süreç yöneticisine ihtiyaç vardır. Bu açıdan bakıldığında bu süreç yöneticisi öğretmendir. Ayrıca tüm ekonomik, sosyal ve teknolojik olanakların gelişmiş olmasına karşılık öğretmen hala eğitim sürecinin başat öğesidir. Bu temel bakışla öğretmenin yetiştirilmesi, istihdamı ve geliştirilmesi hala eğitim sistemlerinin temel sorun ve çalışma alanlarından biri olarak değerlendirilir.
Peki bu bağlamda hangi sorunları yaşıyoruz ve siz ne önermektesiniz?
Türkiye'de öğretmen yetiştirmenin en temel sorunlarından biri eğitim sürecinin sürekli olarak politize edilmiş olmasıdır. Kuşkusuz politika toplum yönetimi için iktidarın elde edilmesi, sürdürülmesi ve devredilmesini içerir ve iktidarın paylaşılmasını temel alır. Bu noktada öğretmen yetiştirmenin bir devlet politikası olarak akılcı, bilimsel ölçütlere ve demokratik değerlere uygun hazırlanması bir gerekliliktir. Buna karşılık ne yazık ki Türkiye özellikle 1970'li yıllarda daha öncesinde de nice olumsuzluklar olduğunu vurgulayarak iktidarın paylaşılması bağlamında anti demokratik, akıl dışı, partizan anlayışın öğretmen yetiştirmeyi yerle bir ettiği bir gerçektir. Şunu unutmamak gerekir ki Türkiye; kamu yönetiminin her alanında aktif siyaset ile kamu yönetiminin ayrık tutulmasının bir zorunluluk olduğunu bilmelidir. Daha 19 yüzyılda Amerika Birleşik Devletleri'nde siyaset yönetim ilişkileri üzerine çalışan pratisyen ve akademisyenlerin de ifade ettiği gibi siyaset ve yönetim ayrımını sağlamak zorundayız. Bu durum bizde “okula, kışlaya, camiye siyaseti sokma” deyişiyle ifade edilir. Evet siyasetle kamu yönetimini ayırmak güçtür, tüm dünya bu sorunu yaşamaktadır. Ancak nasıl mahkemenin objektif olmasını istiyorsak eğitim ve yönetimi için alabildiğince bilimsel, demokratik, objektif esaslara dayalı “devlet politikası” belirlemek zorundayız. Bu bağlamda özetle Türkiye kamu yönetiminin bir parçası olan eğitim ve yönetiminde günden güne değişmeyen ama duruma göre akılcı ve demokratik bir biçimde kendisine evrimleyen bir “devlet eğitim ve öğretmen yetiştirme” politikası belirlemelidir.
Özetle önerim kamu yönetiminin her alanında aktif siyasetle yönetim ayrımını temel alabilecek bir yönetim kültürü yaratılmasıdır. İşimiz zordur Yolumuz uzundur ancak çağdaş demokratik bir cumhuriyetin yetkinleştirilebilmesi bunu zorunlu kılmaktadır. Bugün nasıl mahkemelerin objektif ve doğru karar vermesi beklentisi içindeysek; bugün nasıl yasama, yürütme ve yargı organlarının ayrık olması gerektiği üzerinde duruyorsak aynı şekilde aktif siyaset ve kamu yönetiminin görece ayrık olması noktasında da gerekli hassasiyeti göstermek zorundayız.
Peki hocam bu noktada öğretmen yetiştirmenin sistem işleyişi ve öğretim programları bakımından sorunları nelerdir? Sizin bu sorun ve çözümleri üzerine görüşleriniz nelerdir?
Öncelikle şunu vurgulamalıyız ki Türkiye katılımcı bir anlayışla bir devlet politikası olarak pragmatik, ülke koşullarına uygun akılcı bir öğretmen yetiştirme politikası oluşturmalıdır. Bu durum YÖK ve MEB’i aşan ulusal sorun alanıdır. Bu amaçla öncelikle eğitim fakülteleri daha geniş bir ifadeyle öğretmen yetiştiren kurumların yeniden yapılandırılmasını zorunlu kılmaktadır. Öğretmen çoğunluğun kabul ettiği gibi eğitim sürecinin başat ögesidir ve yetiştirilmesi asla savsaklanamaz. Kuşkusuz her yeniden yapılandırma uzun erimli bir çalışmadır. Bu bağlamda araştırmalara ve uzun süreli deneyimlerime dayalı olarak ve tartışmaya açık olduğunu ifade ettiğim şu görüşleri sıralayabilirim.
Öğretmen yetiştiren kurumlar öncelikli olarak temel eğitim ve dal öğretmeni........
© HalkTV
