menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Eğitim sendikaları ekonomik demokrasi mücadelesini nasıl yapmalılar?

18 9
11.06.2025

Eğitim sendikaları ekonomik demokrasi mücadelesini nasıl yapmalılar?

“Eğer insanlık adaletin ortak paydasında buluşarak dünyayı daha yaşanılır bir hale getirmek istiyorsa, ilkönce bilgiyi ve onun insanlığa kazandırılacağı eğitim sistemini neoliberalist zihniyetin inşa etmesine dur demeli ve demokratik eğitimin yolunun açılmasını sağlamalıdır.”

“Sendikal etkinliğin yolu “bilgi “ ve “örgütlenme” kapasitesinin yanı sıra, dışarıdan etki altına alınamayan kurumsal bir işleyişte yatmaktadır. Bugün maalesef ki sendikalarımızın hem bilgi, hem örgütlenme hem de kurumsal özgürlük noktasında çok ciddi sıkıntıları vardır.”

Anadolu Eğitim Kurumları Çalışanları Sendikası Genel Başkanı Mustafa Güçlü ile eğitimi ve sendikacılığı konuştuk.

Sayın Mustafa Güçlü, Anadolu Eğitim Kurumları Çalışanları Sendikası (Anadolu Eksen) Genel Başkanı olarak “eğitim” deyince aklınıza ilk çağrışım yapan konu başlıkları neler oluyor?

Eğitim deyince aklıma ilk gelen “insan” oluyor. Sizin de bildiğiniz gibi insan toplum halinde yaşayan bir varlıktır. İki insanın bir arada olduğu yerde “güç unsuru” hemen devreye girer, haliyle bilgi sahibi olan olmayana karşı her zaman güçlü bir pozisyonda olur ki toplumlar içinde bu böyledir.

Bilgi sahibi olan toplumlar, bilgi ile donanma hususunda geri kalan toplumlara üstünlük kurarlar. Bu bağlamda günümüzde insanlık için en büyük tehlike ise bilginin satılmak amacıyla üretilen, alınır satılır mal, ticaret malı vasfına büründürülerek meta haline dönüştürülmeye çalışılmasıdır. Bu durumun baş aktörü ise neoliberalist politikaları dünya genelinde sevk ve idare eden küresel güç merkezleridir.

Kanadalı öğretim üyesi Giroux’in anlatımıyla bugün neoliberalizm, sadece dünya ekonomisini değil, en başta siyaset alanını kendine göre tanımlayan ve dünyayı hesapsızca harcama yapan tüketim toplumuna dönüştürecek zihni yapıyı inşa etmek için eğitimi kullanan bir pedagojik yöntem ve toplumsal düzenlemeler bütünüdür. Yani neoliberalizm bir ekonomik doktrin olmanın sınırlarını çoktan aşarak, dünyayı tüm boyutları ile mutlu bir azınlığın menfaati için kuşatan yayılmacı bir ideolojiye dönüşmüştür.

Kısacası eğer insanlık adaletin ortak paydasında buluşarak dünyayı daha yaşanılır bir hale getirmek istiyorsa, ilkönce bilgiyi ve onun insanlığa kazandırılacağı eğitim sistemini neoliberalist zihniyetin inşa etmesine dur demeli ve demokratik eğitimin yolunun açılmasını sağlamalıdır.

İnsanın kendi özgürlüğünü, özgünlüğünü ve bireyselliğini kısıtlamayan, törpülemeyen, otoriter ve totaliter bir zihniyetin ürünü olmayan, insanın kendini keşfedebileceği, geliştirebileceği bir eğitim anlayışı ve sistemi demokratik bir eğitimin mahiyetini oluşturmalıdır.

Bu çerçeveden konuya ülkemiz boyutuyla bakıldığında, son yıllarda bütçeden en büyük payın eğitimi ayrılmasını olumlu gördüğümüzü belirtmekle beraber, ülkemizdeki gündelik siyasetin kısır çekişmeleri arasında arka plandan yoksun eğitim alanındaki şekilsel değişimlerle ya da bu değişimlere alternatif sunmadan yapılan eleştirilerle, ülkemize demokratik eğitimin gelmesinin mümkün olamadığını da ifade etmek isterim.

Yapılması gereken küresel demokratik değerler olarak takdim edilen değerlerin, yeniden kendi kültür ve medeniyet perspektifimizden değerlendirilerek üretilmesi ve hayata geçirilmesidir.

Sayın Mustafa Güçlü, bu bağlamda sendikaların bu mücadeledeki rolü ve sorumluluklarının ne olduğu hususunda neler düşünüyorsunuz?

Aslında insanlar ve kurdukları yapılar için en zor olan şey neyle mücadele edeceklerini bilememektir. Ancak az önce ifadelendirdiği gibi neyle mücadele edileceği açık bir şekilde ortadadır. O da Neoliberalizmin ortaya çıkardığı ve gittikçe derinleşen “ekonomik eşitsizlik” meselesidir.

Üyelerinin ekonomik ve özlük hakları ile toplumun sosyal ve ekonomik menfaatlerini harmanlayarak, söylem ve eylem bütünlüğü içinde harekete geçmesi gereken sendikaların asli görevi de zaten bu eşitsizlikleri ortadan kaldırmak için mücadele vermektir. Bu mücadeleyi sendikalar demokratik siyaset mekanizması içinde verir. Bu nedenle sendikalar için demokrasi önemli bir dayanak noktasıdır.

Steın Rıngen ifadesiyle “demokrasiyi korumanın yoluysa çokça yaptığımız gibi ona alkış tutmak değil, nadiren yaptığımız gibi reforma tabi tutmaktır”. Bu bağlamda sendikalar siyasi demokrasiye verdikleri önem kadar asli varlık sebepleri olan........

© HalkTV