Arzular - roller çatışması ve cinnet hali: Rollerimiz özgürlüğümüze vurulmuş birer pranga mı?
Toplumun görünmez örgüsü, rollerden örülüdür: öğrenci, ebeveyn, çalışan, eş, vatandaş, arkadaş… Bunlar, toplumun bize biçtiği rollerdir. Birey bu kalıpların içine sığmak zorundadır. Bu role uyum sağlamak için kendini törpüler ve o rolün kalıbına girer.
Ama her rolün karşısında direnen bir şey vardır: arzular. Arzu ile rol her zaman uyumlu değildir. Bunlar çatıştığında gerilim ortaya çıkar. Bu gerilim baş edilemez bir hâl aldığında, cinnet ihtimali doğar. Cinnet, bireyin “toplumsal aklın” dışına sürüklendiği eşiği temsil eder. Bireyin aklını toplumsal akılla çatıştıran en büyük etken arzudur. Arzularına ulaşmanın yollarını arayan birey, gerek gördüğünde aklını devre dışı bırakır.
Arzular çok çeşitlidir ama aşk bu arzuların en güçlüsüdür; kalple savaşan akıl hep kaybeder ve bir delilik hali ortaya çıkar. Fuzuli’nin Leyla vü Mecnun mesnevisinde, aşkından deliye dönen Mecnun, babası........
© HalkTV
