“Önce eğitimciler eğitilmelidir!”
“Eğitimdeki olgusal sorunların çoğunun çözümü eğitsel olmaktan daha çok siyasaldır. Okullar çıkar öncelikli kuruluşların sofrasından kurtarılırsa kaynaklara erişimde adalet, bölüşümde bolluk kolaylıkla sağlanabilecektir.”
“İdeolojik gündemler yerine eğitsel ihtiyaçlara öncelik veren çerçevelere odaklanmalıdır. Eğitim reformlarını siyasi baskılardan koruyarak önermek, geliştirmek, uygulamak, denetlemek ve değerlendirmek için bağımsız kurumlar oluşturmalıdır. Ülkemizde bunun tam tersi bir durum söz konusudur.”
Boğaziçi Üniversitesi emekli öğretim üyesi Prof. Dr. Ali Baykal ile eğitim sorunlarımızı konuştuk.
Güncel gelişmeler ve oluşumlar bağlamında eğitimde hangi sorunları önemsiyor ve önceliyorsunuz?
Ben eğitsel sorunları iki büyük kümede çerçevelerim. Birincisi “olgusal sorunlar” ikincisi de “düşünsel sorunlar”.
Olgusal sorunlar eğitsel tasarım, uygulama ve değerlendirme sürecinin tamamındaki yapısal ve işlevsel sorunlardır. Önce çıktılardan başlayalım: Hedefler kapsamında gerçekleşmeyen beklentiler… Yüksek ve yaygın başarısızlık, yerleşik ve sürekli yılgınlık… Kaygı, gerilim ve tükenmişlik örnekleri vb.
Gerekli girdilerin zamanında ve istenen nitelikte ve nicelikte olamaması… Öncelikle eğitim bütçesinin yetersizliği. Bunun kaçınılmaz sonucu olarak karnı aç öğrenciler, yılgın ve kırgın öğretmenler, Liyakatle değil talimatla çalışan yöneticiler…
Eğitim sisteminin bağışıklığını sarsan olumsuz girdiler: Corona Virüs, enflasyon, düzensiz ve denetimsiz göç, hele hele giderek artan uyuşturucu…
Ansızın beliren sistemi sarsıcı girdiler: Robotlar, Yapay Zekâ, akıllı telefon vb.
Girdi ve çıktı arasındaki süreçte sorunlu oluşum ve etkileşimler: Fiziksel ortamların yetersizliği, bakımsızlığı, verimsizliği…
Toplumsal dokunun uyuşmazlığı, uyumsuzluğu, dağınıklığı… Okulun kurum kimliğinin oluşamaması… Paydaşların okula ait olma duygularının oluşamaması, oluşan kimliğin kolayca aşınması, zedelenmesi…
Eğitim teknolojilerinin üretim teknolojilerinin gerisinde kalması, öğrenme, öğretim ve iletişim teknolojilerinin kaynaşması ve ayrışmasında, bütünleşme ve çeşitlenmesinde ekonomik ve pedagojik yetersizlikler…
Öğretimde bildirici yöntemlerin buldurucu yöntemlere direnci, öğretmenin anlatıcı ve aktarıcı işlevinden paylaştırıcı ve yönlendirici işlevlere dönüşememesi… Asgari ücrete mahkûm öğretmenlerden girişimci liderlik beklentisi…
Ölçme ve değerlendirmede araştırmacı yaklaşımın yargılayıcı anlayışı aşamayışı… Göstermelik ve hormonlu notlarla ölçme sisteminin sahte veri üretmesi…
Sistemin her bileşeninde ve sürecin her aşamasında imkân eşitsizliği ve fırsat yetersizliğinin süreğen yıpratıcı etkileri…
Sıraladığınız bu olgusal sorunların her biri tek başına ele alınması gereken kocaman konular… Bunların çözümüne ilişkin ipuçları verebilecek misiniz?
Eğitimle ilgili olgusal sorunlardan kastettiğim, zaten herhangi bir yolla çözülebileceği bilinen sorunlardır. Bunları çözümünün önündeki engel ekonomik çıkarcılık ve politik despotluktur. Yani eğitimdeki olgusal sorunların çoğunun çözümü eğitsel olmaktan daha çok siyasaldır. Okullar çıkar öncelikli kuruluşların sofrasından kurtarılırsa kaynaklara erişimde adalet, bölüşümde bolluk kolaylıkla sağlanabilecektir.
Eşitlikçi Finansman Modelleri ile kaynakların öğrenci ihtiyaçlarına göre tahsis edilmesi sağlanarak eşitsizliklerin giderilebileceği kanıtlıdır. Geri bırakılmış bölgelerde öğretmen eğitimi ve niteliğine yapılacak yatırımlar, eğitimin çıktılarını önemli ölçüde iyileştirebilir. Öğretmen yeterlikleri arttıkça öğrenci edimlerinin de ivmelendiğini biliyoruz.
Güncel teknolojiye ve çevrimiçi kaynaklara erişim sağlanması, eğitimdeki uçurumu kapatır. Koşulları yetersiz okulları dijital araçlarla donatmayı hedefleyen programlar, öğrencilerin geçmişlerinden bağımsız olarak nitelikli eğitime erişmesini sağlayacaktır. Teknolojiye yatırımın aracıların cebini dolduran bir iş olmaktan çıkarılması politik bir çözümdür…Bu çözümün elbette pedagojik katkılarla tamamlanması gerekir.
Tarikatların değil yerel toplulukların ve ebeveynlerin eğitime dahil edilmesi, öğrenmeyi destekleyen ortamların oluşturulmasını sağlar. Bu katılım, okul sonrası ders destekleri ve okullar ile yerel işletmeler arasında ortaklıklar gibi etkinlikler içerebilir. Yani eşit eğitim erişimini önceleyen güçlü hükümet politikaları esastır. Yasama çabaları, tüm öğrencilerin ait oldukları toplumsal katmanlardan bağımsız olarak başarılı olma fırsatına sahip olmalarını sağlamaya odaklanabilir. Bu, burs programları ve ekonomik anlamda engelli gruplara yönelik yardımlar demektir. Kısacası fırsat eşitsizliği ve eğitimde güncelin gerisinde kalan içerik gibi olgusal sorunların ele alınması, politika reformları, topluluk katılımı ve kaynaklar ile teknolojiye stratejik yatırımları içeren çok yönlü bir yaklaşımı gerektirir. Bu alanlara odaklanarak, eğitim sistemleri tüm öğrenciler için eşit fırsatlar sunmaya yönelik çalışabilir ve sonuçta daha kapsayıcı ve yetkin bir toplumun oluşumunu destekleyebilir.
Düşünsel sorunlar denilince akla öğrenmeyi etkileyen bilişsel, duygusal veya psikolojik durumlarla ilgili zorluklar geliyor. Disleksi, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu gibi öğrenme güçlükleri, geleneksel öğrenmeyi zorlaştırabilir. Ya da ruh sağlığı ile ilgili zorluklar: stres, kaygı, depresyon ve travma, öğrencinin odaklanma, bilgiyi hatırlama ve uygulama becerilerini engelleyebilir. Motivasyon eksikliği, düşük özgüven ya da öğrenmeye dair anlam arayışı olmaması, öğrencilerin eğitimleriyle ilgilenmelerini engelleyebilir. "Düşünsel sorunlar" öğrenme sürecine odaklanır. Eğitimin düşünsel sorunları derken öğrencilerin psikolojik ve düşünsel durumlarının eğitimi nasıl kolaylaştırdığı ya da zorlaştırdığını mı kastediyorsunuz?
Haklısınız. “Düşünsel sorunlar” deyiminin bunları çağrıştırması çok doğal. Ama ben “düşünsel sorunlar” deyimiyle sadece öğrencilerin değil eğitimle ilgili herkesin “düşünsel sorunlarını” kastediyorum. Eski dille söylersek: “zihniyet sorunları” …
Eğitimle ilgili "düşünsel sorunlar" derken kastettiğim, eğitim paydaşlarının (öğrenciler, öğretmenler, politikacılar, yazarlar, çizerler, ebeveynler, kamuoyu vb.) yanlış inanışları, önyargıları, efsaneleri, yanlış anlamaları, sloganları, söylentileri, asılsız bilgileri gibi ögeler; popülizm, fırsatçılık, demagoji, hesaplı çıkarcılık, kurnazlık vb. tercihleri.
Eğitimde "düşünsel sorunlar" kavramı yanlış inanışlar, söylenceler, dogmalar, anlam çarpıtmaları vb. zorlukları görmek için bir büyüteçtir. Bu kavramın, eğitimin yalnızca somut sorunlarının değil, paydaşların algıları, inançları ve ideolojik etkilerini de göstermeye yarar.
Eğitimde “düşünsel sorunlar” paydaş yanılgıları, batıl inançları, safsataları, ideolojik saplantıları, takıntıları........
© HalkTV
