Gazetecilik can çekişiyor!
Erdoğan-Trump görüşmesinden sonra tartışma beklenmedik bir yerden patlak verdi…
Aslında beklenmedik değil, beklenen yerden…
Gazeteciliğin patlama anından… Ama bu kez sorulan sorular değil sorulmayan sorular bardağı taşırdı… Türkiye - ABD arasında nükleer anlaşma imzalandı gazeteciler bunun ne olduğunu merak edip Cumhurbaşkanı’na sormadılar…
ABD Başkanı Trump F-35 konusunda; “Türkiye ile rahatlıkla anlaşma yapabiliriz ama önce Cumhurbaşkanı Erdoğan da bizim için bir şeyler yapacak" dedi.
Erdoğan’ın ne yapacağı Erdoğan’a sorulmadı…
Trump Türkiye’nin Rusya’dan petrol alımını durdurmasını istedi. Erdoğan’a bu da sorulmadı…
Duayen gazetecilerden Faruk Bildirici gazetecilere soruların verildiğini, kimin ne soracağının önceden belli olduğunu, uçak kalkmadan gazetecilerin soracağı soruların kendisine ulaştığını açıkladı…
Yani sorular belli yanıtlar belli basın toplantısı mizansen!...
Hürriyet GYY Ahmet Hakan ‘yine aynı terane yine aynı ayıp yine aynı yalan’ başlıklı yazıyla bu iddiayı yalanladı… Mesele öyle değil bakın böyle diyerek yöntemi açıkladı. Ahmet Hakan’ın kaleminden:
“Yöntem şu: İletişim Başkanlığı, gazetecilere “Hangi soruları soracaksınız” diye soruyor. Bunun amacı da belli: Mükerrer soru olmasın, sorular hep aynı konuda olmasın, sorular çeşitlensin. Soracağımız soruyu özgürce, hiçbir kısıtlama olmaksızın iletiyoruz İletişim Başkanlığı’na. İletişim Başkanlığı da sorulara asla müdahale etmeden bir sıralama yapıyor.”
Diyelim ki Ahmet Hakan’ın dediği doğru…
O zaman şu sorulabilir; uçaktaki gazeteciler salak mı ki mükerrer soru sorulmasın diye........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d