‘İslam Milleti'nin çocukları, yediğimiz darbeler bizi uyandırmaya yetmeyecek mi?' Başkan Erdoğan bunu söylemek istiyor...
Pazar günleri, muhterem okuyucuların görüş ve eleştirileri etrafında değerlendirmelere ayırdığımız bu sütunda, bir 'Hasbihal'e daha, sağlık- âfiyet dilekleri ve selamlarımızla başlıyoruz.
Sözün başında hemen belirtelim ki, Başkan Erdoğan'ın dün AK Parti'nin Kızılcahamam'da yaptığı İstişare ve Değerlendirme Toplantısı'ndaki muhteşem konuşmasından pek çok okuyucu hele de bazı cümlelerin altını çizip göndermişler, mesajlarında...
Biz de o uzun konuşmasının içinden, herkesin manşete çekmek istediği cümlelerden bir özet sunmaya çalışacağız...
*
Başkan Erdoğan, "Hesaba çekilmeden önce kendinizi hesaba çekin" emrini kendilerine rehber edindiklerine işaretle, şunları kaydediyordu:
*
"14 Ağustos 1984'te Siirt'in Eruh ve Hakkari'nin Şemdinli ilçelerinde bölücü terör örgütü ilk eylemini yaptı. (...) O tarihten itibaren 10 bine yakın güvenlik görevlimizi terörle mücadelede şehit verdik; 50 bine yakın vatandaşımız da hayatını kaybetti. (...)
Öncelikle şehitlerimize, hayatını kaybeden vatandaşlarımıza bir kez daha Allah'tan rahmet niyaz ediyorum. Onları unutmadık, unutmayacağız. (...) O günden sonra nice hükümetler geldi. Her biri 'terörün kökünü kazıyacağı' söyledi ama terör ne topraklarımızda, ne de üs edindiği başka ülke topraklarında bitirilemedi.
Bunda elbette Devlet'in bazı yanlış uygulamalarının da payı vardı.
'Beyaz toros'lar,
Faili meçhul cinayetler,
Diyarbakır Cezaevi'nde yaşananlar...
Yakılan köyler,
Bir gecede göçe zorlanan insanlar,
Evladıyla cezaevinde Kürtçe konuşamayan analar...
Bunlar bu yanlış uygulamalardan bir kaçıydı... Hukuk dışı mücadele yöntemleri, terörü bitirmek yerine tam tersine körükledi, büyüttü, terör örgütüne istismar edeceği elverişli bir zemin sundu.
Hataların bedelini hep beraber ödedik...
Sadece güvenlik güçlerimizi şehit vermekle kalmadık, sadece siviller hayatını kaybetmedi; Türkiye bu terör saldırılarıyla istikrarsız hale geldi. Ekonomide 2 trilyon doları bulan bir faturayla karşılaştık. Her şeyden önemlisi terör örgütü, ülkemizin huzuruna, dirliğine, birliğine, bütünlüğüne, kardeşliğine çok ağır hasarlar verdi." (...)
*
3 Kasım 2002 seçimlerinden sonra göreve geldiğimizde, bir yandan terörle mücadele ederken, bir yandan da teröre bahane oluşturan bataklığı kurutmanın mücadelesini verdik. Terör örgütünün, Kürt kardeşlerimizi tuzağa düşürmesini, devletten ve milletten uzaklaştırmasını önlemek için tedbirler aldık. (...) 15 Temmuz'daki o hain darbe girişiminin ardından FETÖ'yü başta silahlı kuvvetlerimiz ve emniyetimiz olmak üzere tüm kurumlarımızdan temizledik. Böylece terörle mücadeledeki ihaneti ortadan kaldırdık.(...)
'Terörsüz Türkiye' Projesi, bir pazarlığın, bir al-ver sürecinin neticesi değildir. (...) Kanı durduracak, annelerin gözyaşını dindirecek, acıları hafifletecek, kardeşliği güçlendirecek her türlü girişimi yakından takip ediyoruz. (...)
Bugün bazı........
© Haksöz
