‘Asıl yenilgi, düşman işgaline uğramak değil, o işgali kırdıktan sonra, düşmanın dayatmalarına teslim olmaktır'
Okuyucularla Hasbihal
Pazar günleri, muhterem okuyucuların görüş ve eleştirileri etrafında değerlendirmelere ayırdığımız bu sütunda, bir 'Hasbihal'e daha, sağlık- âfiyet dilekleri ve selamlarımızla başlıyoruz.
25 Temmuz Cuma günkü yazımda, yazılarından 'Alternatif 1918' başlıklı olan kısmını aktardığım Dr. T. Taşbaş'ın o farazî yazısı üzerine bir çok okuyucu, yazarı merak ettiler.. Ben de şahsen tanımıyorum.. Sadece internet sitesindeki yazılarının girişinde resmî tarih yalanlarının hâkim olduğu malum bir sosyal muhitte yetiştiğini ve eğitim aldığını ve bazı şeyleri sonra düşünüp yanlışlıkları gördüğünü gerçekten de çok çarpıcı bir şekilde anlatıyor.. Evvelki gün aktardığım o yazıyı burada tekrarlamayacağım.. Arzu edenler o yazıya bakabilirler..
Bu cümleden olarak, (merhum) Roger Garaudy'nin eserleri başta olmak bir çok eserleri Türkçeye kazandıran, hatta Mesnevî'yi de tercüme eden İstanbul'dan, yazar Cemâl Aydın bey de, Dr. T. Taşbaş'ın 'Alternatif 1918' başlıklı hayalî senaryosu için 'çok çarpıcı ve çok düşündürücü..' diyor, haklı olarak..
Yine de belirtelim ki, Dr. Taşbaş, aslında o farazî alternatif senaryoyu kaleme alırken, mutlaka biliyordu ki, Osmanlı galip gelseydi, emperyalistlerin Osmanlı'nın enkazı üzerinde sergiledikleri oyunların tersini onların ülkesinde yapmazdı, çünkü asırlarca yapmamışlardı da.. O sadece, onların yaptıklarının derin manasının anlaşılması için o yöntemi seçmiş olmalı..
Evet, asıl yenilgi, düşman işgaline uğramak değil, o işgali kırdıktan sonra, düşmanın isteklerine teslim olmaktır..
Bu vesileyle şunu da belirtelim ki; 15 yıl kadar önce, Macaristan'ın o zamanki C. Başkanı, Budapeşte'deki bir sempozyumda konuşurken, Osmanlı'ya teşekkür etmiş ve 'Biz Osmanlı'nın hâkimiyetinde 170 yıl kadar yaşadık. Bırakınız 170 yılı, 50 yıl bile, bir sosyal camianın, işgaline girdiği düşmanlarının istediği şekle sokulması için yeterdi demiş ve ama Osmanlılar bizim ne dinimize, ne mukaddesatımıza- mabetlerimize ve ibadetlerimize, ne dilimize ve kültürümüze, ne de halkın itibar ettiği örf ve geleneklerine karışmadı..' tespitini yapmıştı..
*Manisa'dan Necati Engeç de şöyle diyor:
'Sene 1939..
Bir ölüm meydana geldiği halde, ülkede, o........© Haksöz
