menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Saded yoksa kalsın, biz almayalım!

9 0
07.03.2025

Ramazan günlerinde geldi çattı 8 Mart. Yıl boyu hakları üzerinde tepinilen bazı kadınların ağzına bal çalarak gemisini yürütecek kesimleri ifşa etmek ve haklar hususunda bugünü fazlaca ciddiye alacaklar için hafıza tazelemesi şart.

"8 Mart 1857'de New York’ta, bir dokuma fabrikasında çalışan kırk bin işçi çalışma saatinin on altıdan ona düşürülmesi ve ücretlerde artış yapılması talebiyle greve başlamıştı. Polisin işçilere saldırması, işçilerin fabrikaya kilitlenmesi, fabrika önünde barikat kurulması ve yangın çıkması sonucu 129 işçi can verdi. İşçilerin cenaze törenine yüz bini aşkın insan katıldı. 8 Mart gününün Dünya Kadınlar Günü olarak belirlenmesindeki olaya dair iddialar tartışmalıdır. Bu iddialarda mekân Rusya ve Amerika. İddiaların ortak yanı, işçi kadınların uzun çalışma saatlerine, düşük ücrete, insancıl olmayan çalışma şartlarına, sisteme başkaldırısı. Bu iki kutbun rekabet serencamını hatırlatıp geçelim.

BM’nin resmî web sitesinde 8 Mart gününün seçilmesine kaynaklık eden olay olarak Rusya'da Çarlığa son veren 1917 Şubat Devrimi'nin Gregoryen takvime göre 8 Mart günü kadınların protesto eylemleri ve grevleri ile başlamış olduğuna işaret edilmekte kutlamanın New York'ta ölen işçilerin anısına yapıldığına dair bir bilgi verilmemekte. İtinayla unutturulan katliamların ne ilki ne de sonuncusu bu. O yüzden her yıl hatırlatmada fayda var.

Kadınlar Günü’nün kurumsallaşmasında akla en önce sosyalist kadın konferansları gelmeli. 26-27 Ağustos 1910 tarihli Kopenhag II. Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı’nda Clara Zetkin, fabrika grevinde yanan işçi kadınlar anısına uluslararası bir anma günü belirlenmesi teklifini kabul ettirdi. Ertesi yıldan itibaren anma törenleri başladı fakat gün net değildi. Marksist kaynaklarda 8 Mart tarihinin 1917 Bolşevik Devrimi’nin önderi Lenin’in önerisiyle 1921’de Moskova’da gerçekleştirilen 3. Uluslararası Kadınlar Konferansı’nda belirlendiği ve bugüne “Dünya Emekçi Kadınlar Günü” adı verildiği yazar.

İki Dünya Savaşı yılları arasında kutlanılması yasaklanan Dünya Kadınlar Günü'nün 1960'lı yılların sonunda Amerika Birleşik Devletleri'nde kutlanmasına izin verilmesi oldukça anlamlı. Kadınlar Günü’nün Batı’da güçlü gündem haline gelmesi de bu yıllara tekabül eder. Sosyalizm ile kapitalizm arasında sıkışan emek-sömürü mevzusu her konuda eşitlenme, eşit işe eşit ücret, insanca çalışma ve insanca yaşama talebi 1960’ların sonundan itibaren ikinci dalga feminizm ile bambaşka boyutlara taşınır. Feminist hareketin olayı sahiplenmesiyle kadının hakları mevzusu artık insan haklarından, ailede ve ekonomik hayatta adalet arayışından öte, uluslararası düzeyde kurgulanmış müşterek bir politik duruş ifade etmektedir.

Kadınlar günü, 1975'te Birleşmiş Milletler tarafından resmi olarak kutlanmaya başlandı. 16 Aralık 1977’de alınan Genel Kurul kararı ile üye ülkeler, Uluslararası Kadın Hakları ve Uluslararası Barış Günü ilan etmeye çağrıldı. BM, yeni katılan üyelerle genişledikçe Batı Blokunda başlayan bu politik duruş tüm dünyaya ihraç edilmeye başlanacak, yapılan konferanslarda alınan kararlar üye ülkelere kabul ettirilecek ve alınan kararların uygulanması hususunda gözlem raporları düzenlenecektir. BM Kadın Konferanslarının tarih sırasıyla okunan metinlerinden, paydaş hegemonik yapıların kimliği açıkça fark ediliyor.

BM sözleşmeleri, imzalayan ülkeler için yasal bağlayıcı olduklarından güçlü metinlerdir. Sözleşme ancak Genel Kurulca kabul........

© Haksöz