Victor hakkında her şey
Telefonumda 2023 yazından kalma Piazza Triesto e Trento’da çektiğim bir fotoğraf var. Tipik bir Napoli apartmanı, balkonda takımın futbolcularının formaları asılı. O sene Napoli tarihinde üçüncü kez şampiyon oldu. Bu başarıyı 30 seneden sonra getiren kadronun en önemli oyuncusu da forması birinci kat balkonunda asılı Victor Osimhen’di.
Adındaki iki O sert, N neredeyse sessiz telaffuz edilen Nijeryalı mucize.
Osimhen’in kendi formasının asılı olduğu apartmanı görmediğine eminim. Kentin bir başka apartmanında Maradona’nın dev bir duvar resmi var. Binadaki dairelerden birinin penceresi tam futbolcunun suratına açılıyor. Napoli’ye gidip de bu duvarın önünde fotoğraf çektirmeyen yok. Görmemek Paris’e gidip Eyfel Kulesi’ni kaçırmak gibi. Ama Osimhen’in kızı gördü, ailesi, arkadaşları gitti, o Napoli’de yaşarken bile duvar resmini görmedi. Şehirdeki üç Caravaggio’yu gördüğünü de zannetmiyorum. Vapura atlayıp Ischia ya Capri’ye gittiğini de.
Victor Osimhen sadece futbol oynadı Napoli’de. Sokakta yürümesi, şehri keşfetmesi mümkün değildi. Zaman zaman eve pizza söylediğinde ya da su getirdiklerinde kendisinden hiç kimsenin para almadığını anlatıyor Mikel John Obi’ye. Maç öncesi kamplarda taraftarı susturmak için polisin geldiğini, “Futbolcuların uyuması gerekiyor,” dediğini hatırlıyor.
Osimhen bu şehirde efsane olabilirdi, ama orada “Hindistan cevizi” olarak anıldı. Kaçırdığı bir penaltıdan sonra bizzat kendi kulübü Tik Tok’ta onunla dalga geçti. Dahası, ırkçı çağrışımları olan “Ben bir Hindistan ceviziyim,” video’sunu paylaştılar. Video silindi, taraftar gönlünü aldı, ama olan olmuştu. Kırılan bir daha onarılmadı.
İtiraf edeyim, 2023’te Napoli sokaklarında dolaşırken Victor Osimhen benim için formadaki herhangi bir addan ibaretti. Son bir senedir herkes gibi benim de kayıtsız kalamadığım, her hareketini merak ettiğim, dahası bana yeniden futbolu sevdiren birine dönüştü.
Türkiye’ye gelen ilk yabancı futbolcu değil. İlk Nijeryalı da değil. Ondan önce de çok sevilen, çok sahiplenilen futbolcularımız oldu. Prekazi, Simoviç, Alex, Taffarel, Schumacher, Nouma vs. Kariyerinin sonunda değil de zirvesinde gelmesi, Türkiye’nin gelmiş geçmiş en kıymetli yabancı futbolcusu olması da tek başına açıklamıyor Osimhen rüzgarını. Bizim hak ettiğimizin, Türkiye’deki lig kalitesinin çok üstünde bir futbolcu. Ancak futbol ona yönelik ilginin sadece bir kısmı.
En önemli etken doğru zamanda gelmiş olması. Ona tam ihtiyacımız varken.
Son yıllarda Türkiye’de hangi dalı tutsanız elinizde kalıyor. Kuruluşundan beri ikinci bir kurtarıcı bekleyen bir ülkede kahramanlar hayal kırıklığına uğratıyor. Göz önündeki insanların her biri peşinden gidilemeyecek, kefil olunamayacak insanlara dönüşüyor. Er ya da geç, birileri mutlaka hayal kırıklığına uğratıyor. Bu kadar umutsuz, kurak bir iklimde Osimhen betonda kendi kendine açan bir çiçek gibi hayatımıza girdi. Adeta herkesin üzerinde ortak uzlaştığı birleştirici bir figür oldu. Rakipler bile onu karalayamadı; en fazla kıskandılar.
O burada da sadece futbol oynadı. Çoktandır sadece umudunu değil, heyecanını, neşesini, mutluluğunu da kaybetmiş bir ülkenin kendisine ihtiyacı olduğunu bilmeden. Ama bize iyi geldi.
İstanbul da ona iyi geldi. Burada sokakta dolaşabiliyordu en azından. Her ne kadar sokakta bir minibüs camından gözükse de ve hayatı antrenman sahası, Yeni Türkiye ekonomisinin dinamiği lüks rezidans, otel ve AVM arasında geçse de.
İstanbul milyonlarca dolar kazanan bir futbolcu için bile İtalya’dan daha pahalı gelmiş ama, not edeyim. Napoli’de Afrika marketinden aylık ev alışverişi aşağı yukarı 600 Euro tutarken, İstanbul’daysa aynı alışverişe her ay en az bin Euro harcıyorlar. O ve arkadaşları.
Bu kadar kıymetli bir sporcunun kendi özel aşçısı ve onun temin ettiği malzemelerden hazırlanan bir beslenme programı olması gerekir, değil mi? O ise hemen hemen bütün Afrikalılar gibi evde kendi ülkesinin yemeklerini yiyor. Egusi, jolloff, eba… Bu Nijeryalılarla ilgili ilk genellemem olabilir: Ünlü ya da ünsüz fark etmiyor, hepsi her yerde ve her zaman aynı şeyleri yiyor.
“Victor doesn’t like to go out,” dediler. Başka yabancı futbolcuların aksine, çok fazla İstanbul’da görünmedi. En fazla minibüsüyle Afrika lokantasına gidiyordu, zaten bir kere de paparazzi onu orada yakaladı. İzinsiz yere fotoğrafının çekilmesi, güvendiği bir yerde orada olduğu haber alınıp baskın yapılırcasına suratında flaşların patlaması canını sıktı. Dışarıdan iyice soğudu.
Gittiği bir başka yer bir nargileci, bir de Boğaz’daki lüks otellerin birinin içinde yer alan bir pahalı bir lokanta. Onun dışında önce İtalya’ya, sonra İstanbul’a getirdiği çocukluk arkadaşlarıyla birlikte hemen hep evde. Fırsat bulduğunda Almanya’ya gidiyor, kızını görüyor.
Almanya ilk yurtdışı transferi, Nijerya’da keşfedildikten sonra futbol oynamaya gittiği ilk ülke. Orada ailesi ve arkadaşları var.
Almanya’daki arkadaşlarının arasında Türkler var, bu şaşırtıcı değil. Ama Türkiye’de çok fazla arkadaş edinmedi. Hatta çabalamadı denebilir. Galatasararay’da bile, Nijerya Milli Takımı’nda birlikte oynayıp kardeşi gibi gördüğü Victor Boniface gibi bir yakın dostu yok. Sanki İstanbul’un geçici olduğunu biliyordu, çok fazla kök salmak istemedi.
Osimhen hep ailesini geçindirmek........
© Habertürk
