menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Kaçmak ve kaçamak yapmak için

68 0
25.05.2025

Cecconi’s

Meşruiyet Cad. No: 56, Beyoğlu-İstanbul

Tepebaşı’nda eski Amerikan Konsolosluğu binasının yerindeki Soho House’a üyelikle giriliyor, ama hemen bahçesindeki Cecconi’s herkese açık. Buna rağmen, burası adeta başka bir egemen devletin toprağıymış gibi, şehirden neredeyse tamamen kopuk. İstanbul’da olduğumuzu hatırlatan tek şey konuşulan dil ve müşteriler, yoksa ne bir manzara var ne de şehrin gürültüsü içeriye sızıyor.

Soho House, bundan 10 sene önce, “yaratıcı sınıfın” kendi kendilerine takıldığı ayrıcalıklı bir dünya vaat ediyordu. Dünyanın pek çok yerinde de Soho House’ların ya girişinde ya da yakınında bulunan Cecconi’s ise içeriye giremeyenlerin bu yaratıcı sınıfa en fazla yaklaşabileceği yerdi. Asıl eğlencenin kadife ipin arkasında döndüğü bir tür lobi gibi. Zamanla kendi kimliğini bulup ayrıcalıklı bir yere dönüştü mü peki?

Bilmiyorum. Brooklyn’deki Cecconi’s muhteşem manzarasıyla parası olan turistlerin uğrak noktası. Miami’de Pazartesi günleri yüzde 50 indirim oluyordu, o yüzden cazipti. West Hollywood’daki “happy hour” kentin demografisini yansıtacak şekilde birbirinden bakımlı—ya da plastik cerrahın elinden çıkan—erkeklerin birbirlerini kesme yeriydi. Onun dışında her Cecconi’s’e gitmeye pek de gerek olduğunu sanmıyorum. Sonuçta Nobu gibi insanın Dubai’de bile olsa canının çekeceği bir mutfak vaat etmiyor.

ÇOK ŞIK BİR ORTAM

İstanbul’daki Cecconi’s gerçekten bir istisna. İstanbul’daki Soho House da diğer şubelerine kıyasla, sadece o tarihi bina yüzünden diğerlerinden ayrılıyor. Ancak Cecconi’s tam anlamıyla bir kaçamak yeri. Ama bir de kaçış yeri.

Pazar sabahı kendi otelleri de olan bir çapkın tanıdığım yanında iki kadın arkadaşıyla, akşamdan kalma bir şekilde ‘brunch’ yapıyor mesela. Adetidir, her zaman yanında bir değil iki kadınla dolaşır. Hemen bir sonraki masada adı sık sık önemli bir kulübün başkanlığı için geçen bir iş adamı var. Hiç kimse Cecconi’s’in epey etkileyici ve geniş büfesinden bir şeyler yemiyor. Daha çok bir Pazar sabahı adet yerini bulsun, bruch’a gidilmiş olsun diye gidilmiş gibi. Pazar kahvaltısı İstanbul’da zengin-fakir herkesin özendiği bir ritüeldir ne de olsa.

Onun dışında turistler var. Gelen birkaç masanın birbirini tanıması, geri kalanının da turist olması bir tür güvenlik hissi sağlıyor. Kapıda gazeteci olmayacağını biliyorsunuz, buradan laf çıkmayacağını da.

Lokantaya gitmek illaki iyi yemek için olmayabilir—iyi yemeği her türlü kriterin üzerinde tutan biri olarak söylüyorum bunu. Mesela pek çok Fransız için dışarıda yemek sofraya ne geldiğindense arkadaşlarla geçirilen iyi vakitle ilgili, yoksa iyi yemek evde zaten yapılıyor. Her akşam yemeğinin insanın........

© Habertürk