"Issız Adam" hala aynı mı
Önceki gün Leros’ta yazı Leros’ta geçiren Mustafa Oğuz’un “eski filmini yeniden vizyona soktuğu” ve yine “çok izlendiği” konuşuldu. Bahsedilen filmin “Issız Adam” olacağı aklıma gelmezdi. Çağan Irmak’ın bir ara eski 45’lik modasını dirilten filminin çoktan unutulduğunu zannediyordum. Filmin yarattığı ve o gün çok büyük bir star olacağı tahmin edilen Cemal Hünal’ın adını da bir daha duymamıştım.
Önceki gün hem film vizyona girdi, hem de Cemal Hünal yeniden gündeme geldi. 2008’de ilk kez gösterilmiş halbuki film. Bugün genç olanların filmin adını hiç duymadıkları, o zaman kopan fırtınadan haberi olmadıklarını kestirmek zor değil.
“Issız Adam” bir Türk sineması klasiği değil, ama zamanında gerçekten çok tartışıldı. Ancak gelip geçici bir popüler kültür unsuru olarak. “Macarena” gibi bir dönem ortalığı kasıp kavurdu sonra unutuldu. Ama yaşandığında da fırtına gibi esti.
Bu filmi yeniden vizyona sokan dürtüyü, dahası insanların neden yeniden sinemaya gittiklerini merak ediyorum. Eski Türkiye özlemi mi? Eski Türkiye’yi yaşamamış olanlara kurguymuş gibi gelen bir başka dönemin merakı mı? 17 sene sonra “Issız Adam” bir Türk sineması klasiği değil de yabancı filmmiş gibi duruyor. Filmin çekildiği ülkede yaşamıyoruz artık. Keşfedilmeyen, sömürülmeyen eski 45’lik kalmadı adeta. Filmin çekildiği sokaklar, mahalleler bile aynı değil. Asmalımescit semti, Fikret Adil’in bohemleri anlattığı kitabı gibi, 90’larda genç olan İstanbullular için de bir eski zaman nostaljisi.
“Issız Adam” vizyona girdiğinde sosyal medya yoktu; kolektif hareket edebilmek, herkesin aynı şeyleri izleyip aynı konuları tartıştığı bir ortam mümkündü. Belki de Türkiye’nin toplu halde izlediği ve konuştuğu son popüler kültür ürünüydü. Sonradan hepimiz dağıldık. Her anlamda.
O dönem filmin neden izlendiği üzerine çok fazla kafa yorulurken ben başka bir açıdan yaklaşmıştım: Benim izlememe göre “Issız Adam” fazlasıyla örtülü bir eşcinseldi. Bu konuyu da........
© Habertürk
