Yenilenen devlet aklı ve Erdoğan
Türkiye’de karar verici diye tanımladığımız isim ya da kurumlarla, o karar süreçlerinin olmazsa olmazı sayılan eleştiri-analiz-öngörü zincirinin ne denli bağı olduğunu tartışabiliriz. Ancak yine de geçmişin büyük mirasından, yani tecrübe ve hafızasından gelen reflekslerin ve hatta sezgilerin, beklenmedik hadiseler karşısında bizi belli düzeyde hazırlıklı kıldığını söyleyebiliriz.
Birinci Dünya Savaşı ile varlığı sona eren Osmanlı İmparatorluğu’nun son haliyle bile hayli geniş bir coğrafyada inşa ettiği barış, bugünün sancılı süreçlerinde sıkça hatırlanıyor olsa gerek. Savaş sonrasında yeni düzeni kuran ana güç olan İngilizlerin, her biri ötekine çatışma ihraç eden modellerle ortaya çıkardığı “devlet”lerin, yüzyılı aşkındır yarattığı her sorun bir şekilde Türkiye’yi etkiliyor.
KASIRGA YETERİNCE TARTIŞILMADI
Geçtiğimiz hafta Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan partisinin grup toplantısında bahsettiğim bu sürece dair çok önemli değerlendirmeler yaptı. Önceki yazıda da alıntı yapmıştım: “İkinci Cihan Harbi sonrasında inşa edilen, soğuk savaşın bitimiyle adeta kökleşen küresel sistem açıkçası temelden çatırdıyor."
Kuşkusuz bu durum ilk savaşın bitmeyen hesaplaşmasının da getirdiği bir aşama. Ancak bugün yaşananları, kanaatimce her siyasetçinin satır satır okuyup üzerinde kafa yorması gereken cümlelerle ifade etti Cumhurbaşkanı:
"Neoliberal ekonomik ve siyasal düzenin yerine daha korumacı bir yapının yükselmekte olduğunu görüyoruz. Sadece Asya'da, Avrupa'da, Amerika'da değil, hemen her yerde devletler, toplumu ve........
© Habertürk
