menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

23 gün

58 0
28.07.2025

Deniz kenarında oturup çocukları yüzerken izlediğim ve hayat hakkında düşündüğüm kaç gün geçti?

20’den fazla galiba…

Arada Süleymaniye’ye yaptığım kısa seyahati saymazsak İstanbul’dan çıkalı 23 gün olmuş…

Koskoca temmuz bitmek üzere.

En son bu kadar uzun tatil yaptığımda herhalde 20’li yaşlarındaydım.

Sonrasında çalışma ve bir yerlere yetişme telaşı ile geçen yıllar…

Belki size komik gelecek ama bunca yıl sadece durmanın hayalini kurdum.

Sanki o hayale ulaşmak büyüyü bozmak, mutluluk balonunu patlatmak olacaktı.

Hep erteledim.

Zor muydu?

Hayır, hiç.

Ama galiba zamanı yavaşlatmak, henüz çok gencim demek istedim.

Fakat bu sene artık vaktiydi.

Çocukların cenneti Kos’ta bizimkiler uçarken.

Tembellik dışında hiçbir şey yapmadığım, uzun zamandır okumak istediklerimi okuyup, izlemek istediklerimi izlediğim ve sadece kendimi ve çocukları dinlediğim bir tatil.

Sadelik.

Durmak.

Anlamak için durmak.

Almanca’da bu iki kelime birbirinden türemedir.

Stehen durmak,

Verstehen anlamak demek

Biraz bunu yaptım galiba.

Dururken gördüğüm birkaç notu sizinle paylaşayım bugün…

Sonra da kaldığımız yerden devam.

Nerede mi durdum?

Bodrum, Kos, Kalimnos ve Telendos.

Nysiros’a da gidecektik ancak çocuklar ringo, flying bird, banana gibi denizde her türlü hız eğlencesine dalıp da Yasemin’in kulağı epey bir miktar su yiyince enfeksiyon yüzünden karaya oturduk, gidemedik…

Peki gidebildiklerimde neler gördüm?

Biraz Bodrum ve suyun öte tarafı arasındaki benzerlik ve farklardan bahsedeyim…

Öncelikle kendimize yapığımızı fark ettiğim bir haksızlıkla başlayayım…

Bodrum’un bu seneki görece boşluğunu Türkiye’nin şartlarına, enflasyona ve Bodrum’un yüksek fiyatlarına bağlıyoruz.

Ama bu tam doğru değil.

Gördüğüm Yunan Adaları da geçtiğimiz senelere göre tenhaydı.

Hatta otel sahiplerine ve adalılara sordum.

Uzun yıllardır böyle........

© Habertürk