menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Taşınan kilisede gizli o muazzam hikaye

76 0
27.08.2025

Her insan bir âlem ise, her ülke bir dünyadır. Her insan dünyada biricik olduğuna kani, her ülke “asıl dünya benim etrafımda döner” der. Herkesin meşguliyeti farklı, herkes kendi derdini dünyanın en büyük derdi sanır.

Mesela, dünyanın ulaştığı bu refah düzeyinde, Gazze’de BM resmen kıtlık ilan ederken, bizde Defne Samyeli ve bazı sosyalist solcuların öncülüğündeki bir güruh, sanki kimlikleri yasaklanma tehdidi altındaymış veya birileri kendilerine, “Kendinize Türk demekten behemehâl vazgeçin!” dayatmasında bulunuyormuş gibi davranarak, “kol başının kıratını” şahlandırmak üzere sürmekte olan “barış sürecine” çomak sokmaya çalışmaktalar. Aynı sırada İsveç’te ise bütün memleketin uzun süreden beri tartıştığı ve geçen hafta yerinden sökülerek beş kilometre uzağa götürülen “Kiruna Kilisesi”nin taşınması konuşuluyordu büyük bir heyecanla.

Mukaddes bir mekânı, bir türbeyi, bir evi, bir dini mabedi bulunduğu yerden, çeşitli sebeplerle başka bir yere taşıma fikri insanoğlunun kafasını hep meşgul ede durmuştur. Kim bilir, Ayasofya’yı bulunduğu İstanbul’dan kendisinin istediği yere taşıma fikri kaç Hıristiyan azizinin kafasını meşgul etmiştir? Hatta Dostoyevski gibi bir yazarın da imkânı olsa onu alıp Petersburg’a götürme hayallerini süslediği muhakkaktır. Oysa taş yerinde ağırdır ve yapının sahip olduğu mana, mekânın hususiyetinden gelir.

Santa Casa, yani “Kutsal Ev” efsanesini duymayanınız yoktur sanırım. Cebrail, Nasıra’da bulunan evde Meryem’i ziyaret etmiş, dünyaya “İsa adında bir çocuk” getireceğini bu evde müjdelemiş ona. Bir zamanlar Nasıra’da bulunan o ev şimdi İtalya’nın Ancona şehrine bağlı Loreto kasabasında bulunan Santa Casa Bazilikasının içindedir. Ev ortada kalmış, üzerine de onu muhafaza etsin diye bu bazilika inşa edilmiş. Ev Nasıra’dayken, Kutsal Aile Mısır’dan döndükten sonra bu evde yaşamış ve İsa’nın çocukluğu bu evde geçmiş.

Kudüs, Haçlıların elindedir. Büyük İslam komutanı Selahaddinê Eyubî şehri geri almak için plan yapıyor. Fetih gerçekleşmeden iki sene önce, 1185’te bir Yunan rahip, hac için gittiği kutsal topraklarda gördüğü evin iki bölümden oluştuğunu, bir bölüm Meryem’in odası olan küçük bir mağara, diğeri de Cebrail’in Meryem’e İsa’nın doğum müjdesini verdiği, mağaranın girişine inşa edilmiş tuğladan yapı olduğunu söylüyor.

İşte bu evi Nasıra’dan alıp İtalya’nın Loreto kasabasına götürmüşler. Dindar Hıristiyanlar evi meleklerin taşıdığına inanırken, seküler olanlar da evin taşlarını deniz yoluyla, soylu Angelos Ailesi’nin desteği ve gemiyle buraya taşındığını söylerler. Her durumda, orta yerde bir büyük taşınma efsanesi olduğu bir gerçek.

Dindarların inandığı efsaneye göre evin taşınması Haçlı Seferleri dönemine rastlar. 1291’e gelindiğinde Haçlıların Kutsal Topraklar üzerindeki hâkimiyeti tamamen biter. Bunun üzerine İsa, melekleri gönderir, evi alıp başka bir yere götürmelerini ister onlardan. İsa’nın emri şu şekildedir:

“Kutsal Ev’i güvenli bir yere götürün, doğduğum bu toprakların düşmanlarından uzakta bir yere. Onu havaya kimsenin ulaşamayacağı yere kadar kaldırın. Kimse onu görmesin.”

Mikail’in liderliğinde bir melekler ordusu harekete geçer, 12 Mayıs 1291 günü Kutsal Evi Nasıra’dan alıp Hırvatistan’ın Dalmaçya şehrinin Trsat kasabasına götürürler. Kasaba halkı bir sabah, kendilerine komşu gelmiş o evle karşılaşır, şaşırırlar. Kısa bir süre sonra Meryem, bir rahibe görünür ve evin hikâyesini anlatır ona, arkasından mucizeler peş peşe sökün eder, hastalar iyileşir ve o andan itibaren burası bir hac merkezine dönüşür. Kasaba halkı, küçük evin üstüne bir bina inşa ederek onu korumaya alır. Ancak sevinçleri kursaklarında kalır; 3 yıl 7 ay sonra, 10 Aralık 1294 günü kasaba halkı bir sabah uyanır; evin yerinde yeller esiyor, ev mucizevi bir şekilde kaybolup gitmiştir.

10 Aralık 1294’te, İtalya’nın Loreto bölgesinde ellerini alınlarına siper yapıp gökyüzüne bakan çobanlar, Adriyatik Denizi’nin üstünden, meleklerin kanatları üzerinde taşınan bir ev görürler. Kırmızı pelerin giymiş Mikail, rehberlik yapıyor onlara; Bakire Meryem ile Çocuk İsa ise evin üzerindedir. Bir sürü maceradan sonra melekler evi nihayet kasabaya adını veren defne ağaçlarıyla dolu bir tepeye bırakırlar. Efsaneye göre ev yerine indirildiğinde, orada bulunan bütün ağaçlar saygıyla eğilir. Burası günümüzün Loreto kasabasıdır. İki sene sonra Bakire Meryem bir münzeviye görünür ve ona evin hikâyesini anlatır. Bir süre sonra burası kutsal hac mekânı olur. Zamanla da üzerine onu muhafaza etmek için günümüzün Santa Casa Bazilikasını inşa ederler.

1960’ların başında yapılan arkeolojik kazılarda bulunan kanıtlar evin gerçekten de Nasıra’dan getirildiğine dair bulgulara rastlanılır zira Loreto bölgesinde kireç taşı ve sedir ağacından yapılmış inşaat malzemeleri yoktur.

“Kutsal Ev” tarihte taşınan ilk binadır belki ama son değil. Mısır’da Asvan Barajı’nın yapımı sırasında sular altında kalacak Ebu Simbel Tapınakları, 1960’ların başında UNESCO’nun liderliğinde çok uluslu bir ekip tarafından başka yere taşındı; bizde de Hisnakeyf sular altında kalırken bazı türbeler taşındı. Suriye’de iç savaş sırasında Süleyman Şah Türbesi’nin yeri değiştirildi, Yunanistan’da Akropolis’te bulunan küçük Nike Tapınağı, Osmanlılar taşlarını bir yerlerde dolgu malzemesi olarak........

© Habertürk