menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

"Ben olsam…"

102 1
26.02.2025

Yazmaya yeni başlamış bir yeniyetme, eserlerine hayran olduğu, kendinden büyük gördüğü, küçücük bir önerisinin onun için dünyalara bedel olduğuna inandığı başka bir yazardan tavsiye almak ister, hatta çoğu zaman onun tavsiyeleri, yeni başlayan yazar için kendisine verilmiş dünyanın en büyük armağanıdır. Edebiyat alanında bunun çok örneği var. Dünya edebiyatında mesela “Körleşme”yi bitirdikten sonra onu Thomas Mann’a gönderen ve ondan gelecek küçücük bir tavsiyeyi aylarca dört göz bekleyen Elias Canetti gibi… Bizde, “Tutunamayanlar”ı yazdıktan sonra onu Cevat Çapan’a verip ondan gelecek tepkiyi bekleyen Oğuz Atay gibi… Roman, hikaye yazarları arasında bu tür ilişkiler yaygındır ama şairlerin, yazdığı bir şiiri bir başka şaire gönderip ondan “tavsiye” beklemesi pek görülmüş şey değildir. Hele bir büyük şairin, başka bir büyük şairin şiirlerini okuyup ona bir mektup yazarak “ben olsaydım şu dizeyi şöyle yazar”, “şu kelimeyi de atardım” dediği pek vaki değildir.

Çünkü edebi sanatlar içinde en kişisel olanı şiirdir. İki şair aynı şiiri, birbirinden habersiz yazabilir ama iki şair birlikte aynı şiiri yazamazlar. Yazabilirler kuşkusuz ama o şiir, şiir olur mu bilemem.

Kitabı ne zaman nerede almışım, hangi sahafta bulup kitaplığımdaki kitapların arasına yerleştirmişim kesinlikle hatırlamıyorum şimdi. Hiç adını duymadığım, belki de çok az kişinin bildiği bir yayınevinden, “100 Tane Yayınları” arasından çıkmış. Kitabı notlarla Ali Tanyeri ile Hilmi Yavuz yayına hazırlamış, Yüksel Pazarkaya bir önsöz yazmış, baskı tarihi Aralık 1989… Kitabın adı “Behçet Necatigil, Mektuplar”… Şairin başta yakın dostları Tahir Alangu, Oktay Akbal, Sâlah Birsel, Yüksel Pazarkaya olmak üzere arkadaşlarına yazdığı mektuplar var kitapta… Sanırım aynı kitabı 2000’lerin başında YKY de bastı. Kitapta, 11-12 Nisan 1977 tarihinde şair Edip Cansever’e yazılmış tek bir mektup var. Mektupta, Edip Cansever’in o sırada Koza Yayınları arasında yeni çıkmış olan “Sevda ile Sevgi” kitabından bahsediyor Behçet Necatigil, özellikle kitabın son şiiri olan; şairin F. Scott Fitzgerald’ın “Yeni aşk kelimeleri, yeni öğrenilen incelikler öbür sevgiliyle saklanıyor” sözünü epigraf yaptığı “Her Sevda” şiiri üzerinde duruyor. Mektubu okumadan önce Edip Cansever’in o şiirini okuyalım:

“Her sevda başlangıçtır bir yenisine

Ötekiler başkaldırır daha bitmeden biri

Biz isteyelim istemeyelim sürüp gider böylece.

*

Baksak ki unutmuşuz günün birinde her şeyi

Ne o sevdalar, ne ölümsüz sözler kalmış

Toplasak toplasak hepsini işte

Onca sevda bir sevdayı yaratmış

Döner durur başımızın üstünde

Gözlerden ağızlardan saçlardan

Ellerden omuzlardan yapılmış bir hale.

*

Ve çınlar her biri bir silahın yankısı gibi

Bir yaşam boyu biz tetiği çektikçe.

Şimdi gelelim Behçet Necatigil’in mektubuna. Mektup da şöyle:

“Sevgili Edip Cansever

Cuma gecesi (8 Nisan 77) benim için ‘Sevda ile Sevgi’ gecesiydi âdeta. Sevincimin serpintileri sürüyor. -Sana o gece kitabın son şiirinde o anda beni yadırgatan bir-iki nokta üzerinde görüşlerimi belirtmek istediğimi söylemiştim. Sözümde duruyor, şimdi yazıyorum. Hoş karşıla, bağışla!

Önce ansızın üçüncü mısraı yadırgamıştım ‘Biz isteyelim istemeyelim sürüp gider böylece.’ -itirazım ‘Biz isteyelim........

© Habertürk