Silahla birlikte, lojistik bölgeler de devredildi…
TERÖRSÜZ Türkiye sürecinin içinde olan etkin isim, sohbet ederken şu önemli cümleyi kurdu:
Ardından “müspet…” tanımlamasına neden olan gelişmeleri sıraladı…
Örneğin, 11 Temmuz’da PKK silah bırakmıştı; aradan geçen iki haftada yeni silah bırakma söz konusu oldu mu?
“Evet oldu…” diyerek kulağımıza gelen söylentileri teyit etti…
Peki, onlar da sembolik törende olduğu gibi, silahları yakma şeklinde mi teslim ettiler?
Aktarıldığına göre öyle olmamış...
Belirlenen, Bağdat ve Erbil yönetimlerinden de yetkililerin tanıklığında silahların teslimi için daha önce kararlaştırılan yere getirip bırakmışlar…
Bu aşamada silahın bırakılma yönteminin nasıl olduğunun önemli olmadığını belirtti…
İster yakılarak, ister yüksek elektrik kaynağı ile mekanizmaları çalışmaz hale getirilerek veya doğrudan teslim edilerek olsun, silahın bırakılmış olmasını önemsiyor...
Sadece silah bırakılmasıyla da kalmamış, PKK lojistik destek aldığı bölgeleri de terk etmiş; buralarda Türk veya peşmerge güvenlik güçleri alana hakim olmaya başlamış.
Silahların teslimi öncesinde de, lojistik bölge boşaltılması gerçekleşmiş; tarih öngörülenin ilerisinde gitmeye başlamış…
Bu bölgelerde bulunan mağaralar veya sığınma alanları, sadece PKK’nın değil, yerine konuşlanması muhtemel başka örgütlerin kullanmasını da imkansız kılmış…
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da birkaç kez dile getirdiği gibi, İmralı’da yatmakta olan Abdullah Öcalan’ın tıkanılan noktaları aşmaktaki katkısı da önemli olmuş.
Ankara açısından şu aşamaya kadar, İsrail-İran çatışması nedeniyle bir hafta kaybedilmiş olsa da aradaki açık kapatılmış…
Sürecin müspet ilerlediğine ilişkin yaklaşımları da buradan kaynaklanıyor.
Ancak meselenin bu noktada kalmaması gerektiğine de vurgu yapılıyor.
TBMM’de muhtemelen gelecek hafta ortasında oluşması beklenen Birlik Komisyonu’ndan beklenti ise oldukça yüksek.
En önemli talep de silahı bıraktıktan sonra Türkiye’ye gelecek olanların durumu ile ilgili…
Bu konuda aynen 2003’te olduğu gibi Topluma Kazandırma veya halk arasındaki adıyla Eve Dönüş Yasası çıkarılması temel amaç…
Henüz Adalet Bakanlığı’nda bu konuda bir hazırlık yok.
Ancak Komisyon’un yaz sürecindeki çalışmalarında bu konunun birlikte sonuca bağlanması amaçlanıyor.
Çünkü TBMM’nin bu konuda geçmiş hafızası da oldukça güçlü; 1991’de ve 2003’te oldukça kapsamlı Türk Ceza Kanunu düzenlemeleri yapılırken, sonraki yıllarda da infaz yasalarındaki düzenlemelerle bu sorun çözülmüştü.
Bunlardan biri de Anayasa Mahkemesi’nin iptal ettiği, “örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüte destek verenlerin cezalandırılmasını” öngören maddesiydi.
Anayasa Mahkemesi TBMM’ye bu konuda yeni bir düzenleme yapması için süre tanıdı.
Ancak, kabine bu konuda herhangi bir adım atmayınca TBMM’de de yeni bir düzenleme olmadı, bu maddeden dolayı hüküm giymiş olanlar serbest kaldı...
Böylece düzenlemeye gerek olmadan da sorunun çözülebileceğine tanıklık edildi.
Benzer uygulamanın kayyum ve tutukluluğun bir cezalandırma aracı olmaktan çıkarılmasına ilişkin olarak da hayata geçirilmesi hedefleniyor.
Örgüt adına şu anda cezaevlerinde 360........
© Habertürk
