Fesih yetmez, kanun da gerekir...
EĞER bu coğrafyada yaşam sürüyorsanız, her bir olayı tek şablonla çözemezsiniz.
Duruma, şarta, zamana, iklime, kime yaradığına göre değişen çoklu bir mekanizmanın ortak paydasının ne olduğunu öncelikle bulmanız gerekir…
Ortada olan akıl yakıcı sorulara yanıt bulunması ve sorunun çözümü için nelerin gerektiğine yönelik öneriler sonrasında gelir…
Ağızdan çıkan söz ile kanun dilinin aynı paralelde olmadığı kısa sürede anlaşıldığında da nedeni yerine, niye böyle oldu sorgulaması başlatılır.
Baştan öyle olması gerektiği bir türlü kabullenemez…
Aslında bu durumu ortaya çıkaran en önemli faktör, birilerinin retorik bağımlılığının, toplumu esir almasından başka bir gerekçeye dayanmıyor…
ANKARA DEPREMİNİN BANA GÖSTERDİĞİ
Bu yazıyı dün öğleden sonra kaleme alırken de yaşadım…
Daha geçen hafta bilim insanları Ankara yakınlarında olan Tuzgölü Fayı ile ilgili olarak sorunun olmadığını ileri sürüp şunları söylemişlerdi:
“Tuzgölü Fay Zonu’nda en son deprem 3-4 bin yıl önce oldu, tekrarlanma aralığı da 6-10 bin yıl. Bu durumda olan bir fay için ‘her an büyük bir deprem üretir’ denilemez…”
Ancak gerçek öyle değildi…
Fayın, Ankara yakınlarındaki Kulu ilçesi merkezindeki kırılması sonucu ürettiği 5,2 şiddetindeki deprem, bilgisayar karşısında bina ile birlikte beni de sallıyordu…
FESİH, SUÇU DA BİTİRDİ Mİ?
“Terörsüz Türkiye…” kapsamında ortaya çıkan aykırı söylemler, toplumda inşa edilmeye çalışılan yanlış beklentilerin de bundan farkı yok…
Oysa Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, CHP lideri Özel’in de kayda geçirdiği gibi, süreç TBMM’de ve her kesimin rızası ile inşa edilecek…
Şurası açık ki sürece ilişkin yanıtlanmamış paradokslar da yanlış algıların üremesine aracılık ediyor.
Örneğin, PKK kendini feshettiğini açıkladığına ve silahı da bırakacağını ilan ettiğine göre, terör örgütüne yataklık ettiği gerekçesiyle hapis yatanlar serbest kalacak mı?
Cezaya neden olan gerekçe ortadan kalktığına göre, ceza da ortadan kalkmış sayılmayacak mı?
Terör örgütüne destek verdiği iddiasıyla,........
© Habertürk
